her 'affettim, affedebildim. benden yana özgürüz ikimiz de artık' diyişimde sanki affedemeyeyim diye yapıyormuşçasına kırıp dökmese keşke bakışlarımı. farkındayım onun öyle bakamadığının, içinde onların olmadığının ama çabaladım, arada kalmasın ya gelmesin gelirse de ikimizin tek bir hakkı olduğunu bilip yaşadığının hissettiğinin hakkını versin diye. bir boka yaramadı ya. mesele de o değil zaten. olsun kapasite bu kadarını alıyorsa hala daha yanlış zaman'mış şansına küs ona darılma dedim kendi kendime. bugün çok zorlandım mesela yaşlarımı saklarken. bu ne acizlik, ne ihtiyaç, üzüntü değil hiç değil. hani incinirsin de içinde çok saçma bir şeyin çatırdamasını duyarsın ya onun hüznü. acıtmasını anlayamadı haliyle, o sadece hüznü görebildi. neden diye sormak belki anlamaya çalışmaktan çok daha kolaydı onun için. hem gücü de yok biliyorum. onun yorulmaya, incinmeye, kırılmaya gücü yok. her şeyi geç hadi madem bana sen güçlüsün de, yine de bunları zibilyon kez duymanın bana verdiği bir his var şu an kelimelerle tarifi çok güç sayın sözlük. toparlayabilirsem editlerim bir ara.
bütün bunlar çok ortadalar hani görmemesi imkansızdır ya zaten,
ya görüyor ve sesini çıkarmıyor ya da görmek istemiyor.
ama her seferinde yıllarca diktiği duvarlarına bu kadar kısacık zamanda defalarca çarpıp yine de yüzümü düşürmememin bana ne kadar zor geldiği konusunda en ufak bir fikri yok.