doymam eğer ekmeğin en çıtır, es sıcak tarafını koparıp onu bir kaşık edasıyla büktükten sonra önce sulu yerlerine banıp, sonra zayıf bir noktasından dalarak tavaya yapışanlarını dahil süpürüp ağzıma götürmezsem o menemeni ben. kahvaltıda yumurtayı elime alıp döndüre döndüre tuzlamazsam mutlu olmam, annemin o müthiş patates yemeğinin o yoğun kıvamlı suyuna ekmeği bir sünger edasıyla önce sıkıştırıp sonra suyun içinde açılarak derinliklerine de o lettiz yemek suyundan çektirmezsem bu hayattan zevk almam ki ben, ölürüm.
şimdi sen kim oluyorsun da kendi evimde benden pizza yiyebilmek için çatal bıçak getirmemi istiyorsun!''
diye söylemek istedim o misafire bugün. böyle gözlerim hafif kısık ama bakışlarım onun gözbebeklerine bi şahin gibi kitli biraz küstah bi ses tonuyla belki, belki biraz da umursamaz. ama demedim. ona diyemediklerimi de gelip hemen yazdım. şimdi burda yazamayacaklarımı da bizde kalmaya karar veren diğer misafire bol küfürle anlatıcam. Oh mis.
bi de o it oğlu it bi daha gelirse; çay kaşığı yerine şekeri sol yüzük parmağınla karışıtırtmadan çenemi kapatmayacam.