yavrum, bu çocuk/bu kız sana göre değil, yapma etme, büyük sözü dinle öğüdüne , "ama ben seviyorum, güveniyorum, inanıyorum, sen çok ön yargılısın, zaten kimseyi beğenmiyorsun" yanıtını verip de bir gün o çocuğun/kızın bize göre olmadığını acı acı anladığımızda,
"üşürsün üzerine bir şeyler al" sözüne "üffff" efektiyle bıkkınlığımızı her defasında dile getirdiğimizde ve biz evden çıkarken günlük güneşlik olan hava sırf bize inat, annemize yandaş deliler gibi yağmaya/esmeye/soğumaya başladığında,
"Hadi işini/dersini/ödevini bitir, nasılsa yapacaksın, son güne bırakma" öğüdüne, "aman anne ya tamam ben hallederim nasılsa deyip, o işi/dersi/ödevi yetiştiremediğimizde,
"arkadaşlarını dikkatli seç, onlar senin aynandır" dediğinde, "büyüdüm artık ben, arkadaşlarımı doğru seçebilecek kapasitedeyim" dediğimizde ve o arkadaşlardan bir kısmı hayatımızın en büyük kazığını bize attığında;
"savurganlık yapma, kazandığın parayı dikkatli harca, birikim yap dediğinde "kaç kere geleceğim ki bu dünyaya" deyip onu dinlemediğimizde ve yanımızdakiler yöremizdekiler, arkadaşlarımız akranlarımız ev-araba vs. aldıklarında biz bön bön bakakaldığımızda,
"terliğini çıkarma ayağından" öğüdüne karşılık "öfff anne çocuk muyum ben" yanıtını verdiğimizde ve bir sabah sistit ağrılarıyla kıvranarak uyandığımızda,
"uyu artık geç oldu, uyanamayacaksın" öğüdünü "tamam anneeeeeee" diye gevrek gevrek savsakladığımızda ve ertesi sabah uyanamayıp işe/okula geç kaldığımızda, geç kalmasak bile tüm günümüz uykusuzluktan hiç olduğunda,
bunlar uzar gider de; aslolan şudur ki;
bir gün annemizi yanımızda bulamadığımızda kaybederiz.