yakın zamanda bir arkadaşım babasını kaybetti ve ben bir kez daha senin kıymetini anladım baba...
bir kere bana tokat attığını hatırlıyorum sadece, o da kendime zarar vermemden korkmuştun.
sadece askere giderken sarıldım sana, biliyorum. ama ne bilim ben böyleyim, aile bireylerinin tümüne nedense mesafeliyim hep. biraz osmanlı ailesiyiz sanırım.
hep anlayışlısın, hiç kızmasın, hatta benim yaşımda arkadaşların var senin de otobüsten, onlar bana şeker gibi bir baban var diyorlar.
küçükken sivasın kışında, sabahının ayazında annem sobayı yakmaya çalışırken, sen üşümeyelim diye ablarımla birlikte bize sözüm ona cimlastik yaptırırdın. hatta öne eğildiğin zaman ,ayak parmalarımıza dokunmayı gözteriyordun bize, pantolonun kıç tarafı yırtılmıştı.
birde hep bizimle kafa yaptın ya halen anlatırım arkadaşlarıma bizi nasıl işlettiğini.
tv ve radyonun içinde küçük insalar yaşadığına inandırmıştın bizi. hatta teybin içini açtığında yanına yanaştığımızda,
" nerde küçük insalar?" dediğimizde, "şşş, saklanıyorlar..." diye de devam etmiştin.
en net hatırladığım anımız ben 3-4 yaşlarındaykendi.
evde siyah-beyaz tv vardı, trt akşam 6' da açılır, şirinler oynardı...
bir akşam sen, arkadaşından aldığın renkli tv ile eve gelmiştin, kurdun hemen ve açıldığında oturma odasının rengarenk aydınlandığını hatırlıyorum. şirinleri mavi olarak ilk o zaman gördüm, şirin babanın şapkası kırmızıydı, nasıl mutlu olmuştum.
sanırım pazardı günlerden ve annem banyo zamanı diye beni zorla yıkamaya götürmüştü ve ben direnmiştim şirinleri izleyecem diye...
sonra sen tv'yi kapatın, " merak etme şimdi onlar durdu, sen gelince açarım kaldığı yerden izlersin" diye.
ben de safım tabi inandım, yıkandım, daha doğrusu annem leğende beni yıkadı, ve çıktım heme koşa koşa tv'ye baktım ki pandomim gözterisi var tv1' de nasıl üzülmüştüm.
kendi babandan belki babalık görmedin, hissetmedin ama bana ve ablalarıma çok iyi babalık yaptın.
iyi ki varsın baba.