albert camus dediğimiz muhteşem yazar kişinin yazdığı güzide kitap. toplumda yer edinmeye çalışan, takdir görmek için istemeden de olsa erdemli davranışlarda bulunan, dışarıdan bakıldığında ise tam anlamıyla mükemmel insan profili çizen clamence adlı karakterin monolog şeklinde gerçekleştirdiği iç hesaplaşması anlatılır. otantik olmayan insan tanımlamasına uyan bir karakter olarak clamence; hiç sevmediği insanların cenazelerine gider, onlara selam verir, kör bir insanı karşıdan karşıya geçirir ama onun görmeyeceğini bildiği halde yerlere kadar eğilerek selam verir; çünkü clamence'in selamı kör adama değil "beni alkışlayın, bağrınıza basın, sevin!" dediği toplumadır. bu ikiyüzlülük, yüzeysellik, sıradanlık, sorumluluk duygusu almama gibi sıradan insan özelliklerine sahip olan clamence'in uyanmasını sağlayan, hesaplaşmaya götüren tek şey; köprü başında gördüğü, intihar etmek üzere olan bir kadını kurtarmaması ve uzaklaştıktan sonra duyduğu o çığlığın kulaklarında yankılanışıdır. kitabın sonunda clamence'in onca yüzleşmeden, günah çıkarmadan sonra bu olayın tekrar edişine verdiği cevap ise düşündürücüdür. o suyun çok soğuk ve herşey için çok geç olduğunu söyler...