Kaza sonrası nükleer santral içinde 30 ayrı yangın başladı. Yaklaşık 250 itfaiyeci yüksek dozdaki radyasyona karşı gerekli donanımları olmadan bölgeye geldi. Radyasyondan en çok etkilenenler santral çalışanlarının yanı sıra itfaiyeciler oldu.
Yangının büyük kısmı saat 05.00 gibi kontrol altına alındı ama grafit yangını dokuz gün daha sürdü. 26 nisandan 4 mayısa kadar geçen süre radyasyonun büyük bölümünün çevreye karıştığı dönem oldu.
26 nisan günü santalden sadece 3 kilometre uzaklıktaki Pripyat kasabasında halk baharın ilk ılık pazar gününün tadını çıkarıyordu. Bir gün sonra ise 16 bini çocuk 45 bin kasabalı bir daha dönmemek üzere 2.5 saat içinde evlerinden tahliye edildi. Terkedilen Pripyat, bugün bile bir 'hayalet kasaba' görünümünde.
27 nisandan 5 mayısa kadar geçen sürede ise yaklaşık bin 800 helikopter ile bölgeye 5 bin ton yangın söndürücü malzeme döküldü.
Sovyetler önce gizlemek istedi
Sovyet yetkililer başta felaket haberini gizlemeye kalkıştı ancak durumun vehameti büyüdükçe kazayı saklamanın mümkün olmadığı anlaşıldı. 28 nisan günü Sovyet haber ajansı Tass, Çernobil nükleer santralinde bir kaza meydana geldiğini, ölenler olduğunu, konuyla ilgili bir soruşturma komitesinin kurulduğunu duyurdu.
Kazayı takip eden 10 gün içinde santralin 30 kilometre yarıçapında yaşayan 130 bin kişi tahliye edildi. Bu kişilere yeni evler verildi. Ancak halkın birçoğu bu süre zarfında radyasyona maruz kaldı.
Binlerce 'temizlikçi' etkilendi
Kaza sonrası temizlik çalışmalarına 200 bini aşkın işçi katıldı. 1986 - 1987 arasında santalin 30 kilometre yarıçapında çalışan ve 'likidatör' adı verilen bu kişiler yüksek dozda radyasyona maruz kaldı.
Kazanın ilk kurbanları olan 31 kişiden 1'i doğrudan patlamanın etkisiyle, 1'i damar tıkanıklığı, 1'i termal yanıklar ve 28'i akut radyasyon sendromundan öldü. 134 kişi radyasyon zehirlenmesi tedavisi gördü.
1989 yılında tahliye işlemlerinin ikinci bölümü başladı. Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya'daki yaklaşık 100 bin insan evlerini terketmek zorunda kaldı.
20 eylül 1999'da santralin 15 kilometre çevresinde yaşamak yasaklandı. Ancak 1990'ların başında yaşlı insanlar buralardaki evlerine geri dönmeye başladı. Yetkililer bu kişilerin sayısının bin 500 civarında olduğunu, bunlardan 3'te 2'sinin kadın olduğunu belirtiyor.
Greenpeace verilerine göre, bugün hala 5 - 8 milyon arası insan kazadan etkilenen radyoaktif topraklarda yaşıyor.
SAĞLIK SORUNLARI
Örgüte göre kazadan etkilenenler dört grupta toplanıyor:
1) Kaza sonrası temizlik çalışmalarına katılan asker ve siviller
2) Kazanın ardından santralin 30 kilometre yarıçapında bulunan bölgelerden tahliye edilenler
3) Kazadan daha az etkilenen ama yine de tehlikeli olan bölgelerde yaşayanlar
4) Bu üç gruptaki insanların çocukları
Tiroid kanseri vakalarında rekor artış
11 kasım 1996'ya gelindiğinde Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya'da çocuklarda görülen tiroid kanseri vakaları 1980'lere oranla 200 kat arttı.
Kanser en çok çocukları etkiledi. Yapılan araştırmalar Ukrayna'daki tiroid kanseri hastalarının yüzde 64'ünün 15 yaşında ya da daha küçük olduğunu gösteriyor. Buna neden olarak da, tiroid kanserine yolaçan maddelerin bazı gıdalara ve süt ürünlerine daha fazla nüfuz etmiş olması gösteriliyor.
Beyaz Rusya Ulusal Bilimler Akademisince yapılan bir araştırmaya dayanan 2006 tarihli Greenpeace raporunda da, bu ülkedeki kanser vakalarının 1990-2000 arasında yüzde 40, çocuklardaki tiroid kanseri vakalarının 88.5 kat arttığı bildiriliyor.
Bölgede ayrıca lösemi, meme, böbrek, akciğer, mesane kanserlerinde de artış saptandı. 'Çernobil Çocukları Projesi', kaza sonrası görülen doğum anormallikleri, kanser ve lösemi vakalarındaki yükselişe dikkat çekiyor.
Dünya Sağlık Örgütü ise Çernobil'deki nükleer facianın Avrupa'da şu ana kadar 16 bin kanser vakasını tetiklemiş olabileceğini, tüm Avrupa'da az dozda da olsa radyasyon almış 7 bin kişinin önümüzdeki yıllarda kansere yakalanabileceğini belirtiyor.
Psikolojik sorunlar da yaşanıyor
Facia aynı zamanda stres, bunalım ve depresyon gibi psikolojik sorunlara yol açtı. Bu tip sorunlar daha çok evsiz kalan, sosyal ayrımcılığa tabi tutulan, ekonomik sıkıntı çeken ve kaza sonrası kaçınılmaz sağlık problemi kaygısı yaşayanlarda ortaya çıktı.
Ancak Birleşmiş Milletler'in 2005 tarihli bir raporu, kaza sonrası tiroid kanseri dışında bir hastalıkla ilgili artış olduğuna dair kanıt bulunmadığını belirtiyor.
BMnin 2005 yılının eylül ayında açıkladığı rapora göre, Çernobil felaketinin sonuçları abartıldı ve ölü sayısı aslında 4 bin.
BM raporu 'örtbas' mı?
BM Kalkınma Programı yetkilileri, BM'nin elindeki verilere göre Çernobil santralındaki patlamanın bugüne dek 47'si kurtarma görevlisi ve 9u çocuk 56 kişinin ölümüne neden olduğunu belirtiyor. Greenpeace ise raporu utanç verici bir örtbas operasyonu olarak nitelendiriyor.
Norveç çevreci kuruluşu Bellona da raporun, kazadan sonra yangını söndürmek için gönderilen onbinlerce 'temizleyiciyi' hesaplamadığını bildiriyor.
Çernobil 2000'e kadar çalıştı
Nükleer enerjinin 'korkunç' yüzünü gösterdiği kazadan bir süre sonra reaktörün çevresine beton ve çelikten bir duvar inşa edildi. Ancak bu duvarın etkisi de zaman içinde zayıfladı.
Kaza sonrası reaktörde 14 yıl daha elektrik üretimi yapıldı. Uluslararası baskıların artması sonucu santralin son ünitesi 2000 yılının aralık ayında kapatıldı.
NOT :SANNTRALiN ÖZELLiKLERi: Çernobil nükleer santralı dört adet RBMK-1000 tipi reaktör ünitesinden oluşuyor. Kazaya uğrayan dördüncü ünite üç seneden beri çalışıyordu. 1000 MW e gücünde olan her bir ünitede 500 MWe'lik ikişer adet türbin bulunuyor. Reaktör grafit yavaşlatıcılı ve kaynayan hafif su soğutmalı tipten. Grafit blokları arasından geçen ve içinde yakıt elemanlarının da bulunduğu bin 661 adet dikine zirkonyum basınç tüpleri içinde kaynayan su, buhar ayırıcılarından geçtikten sonra kuru buhar olarak doğrudan türbinlere yollanıyor.