nükleer enerjinin korkunç yüzü

entry9 galeri
    ?.
  1. ÇERNOBiL:

    Nükleer enerjinin korkunç yüzü

    26 Nisan, 2006 08:00:00 (GMT +02:00)
    Özlem Soğukdere/cnnturk.com

    Dünya nükleer enerjinin korkunç yüzüyle 1986 nisanının sonlarında tanıştı.

    26 nisan günü, saat 01.24 te Sovyet topraklarında meydana gelen nükleer facia ardında günümüze kadar uzanan bir yıkım bıraktı.

    Çernobil nükleer santralinin 4 numaralı reaktöründe yapılan ve reaktörün zayıf güvenlik sistemlerine meydan okuyan bir deney, santral çalışanlarının da ihmaliyle 'yüzyılın felaketine dönüştü.

    Milyonların kaderini değiştiren kaza sonucu, Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombalarının yaklaşık 200 katı kadar radyoaktif madde atmosfere salındı.
    FACiANIN SONUÇLARI BELiRSiZ

    Kazadan sonra kuzey yarımküredeki hemen her ülkede radyoaktif kirlilik görüldü. Ancak rüzgarın yönü ve yağışlar nedeniyle bazı ülkeler radyoaktif maddelerden daha fazla etkilendi.

    Dönemin Sovyet topraklarının yanı sıra iskandinavya da yoğun oranda radyoaktif kirliliğe maruz kaldı. Çernobil'den kaynaklanan radyoaktif serpinti 160 bin kilometrekare toprağı kirletti.

    Çernobil faciasının sonuçları, olayın üzerinden 20 yıl geçtikten sonra bile etkisini sürdürüyor.

    Kanser vakalarındaki çarpıcı artışın yanı
    sıra, kaza sonrası radyoaktif bulutların ulaştığı bazı bölgelerde hala olayın izlerine rastlanabiliyor.

    Örneğin, ağustos 2005'te Almanya'nın güneyindeki Bavyera ormanlarında yaban domuzlarında yoğun oranda radyoaktivite tespit edildi. ingiltere'de de günümüzde bile bazı çiftliklerde 'Çernobil kontrolleri' yapılıyor.

    Ölü sayısı net değil

    Buna rağmen, facianın yarattığı yıkımın boyutları tartışmalı.

    Olayın etkilerine ilişkin olarak sürekli yeni raporlar yayımlanıyor, yeni araştırmalar yapılıyor ama kazanın tam olarak kaç kişinin ölümüne yol açtığı bile hala net değil.
    Resmi açıklamalara göre kazayla doğrudan bağlantılı olarak ilk aşamada 31 kişi öldü. Birleşmiş Milletler'e bağlı organizasyonlar olan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kaza sonucu 4 bin kişinin öldüğünü belirtiyor.

    Nükleer enerjiyi aklama çabası...

    Greenpeace çevre örgütünün verdiği rakamlar ise, bu açıklamaların çok üzerinde. Örgüt, Çernobil felaketi sonrası sadece kanser nedeniyle ölenlerin sayısının 93 bin civarında olabileceğini bildiriyor. Beyaz Rusya Ulusal Bilimler Akademisi'nin araştırmasına dayanan Greenpeace raporunda, 2 milyar insanı etkileyen felaket yüzünden 270 bin kişinin kansere yakalanabileceğine dikkat çekiliyor.

    Verilerdeki bu belirsizlikte ise resmi kaynakların ve özellikle Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun 'nükleer enerjiyi aklama çabaları'nın da hayli etkili olduğu belirtiliyor.

    Türkiye'de Çernobil tartışması

    Çernobil faciası sonrası radyasyon yüklü bulutlar Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya'nın yanı sıra tüm Avrupa'yı etkisi altına aldı. Radyasyondan Trakya ve Karadeniz de etkilendi.
    Kaza sonrası yapılan ölçümlerde, bu bölgelerdeki radyasyon oranında yükseliş tespit edildi ve bazı acil önlemler alındı.

    Ancak bir süre sonra resmi ağızlardan yapılan 'biraz radyasyon iyidir',
    'radyasyonlu çay daha lezzetli olur' türü açıklamalar, devleti 'konunun ciddiyetini kavrayamamak' ve 'halkı yanlış bilgilendirmek' suçlamalarıyla karşı karşıya bıraktı.

    istatistikler eksik

    Zira Türkiye, kazanın üzerinden 20 yıl geçtikten sonra bile hala, facianın 'hasıraltı edilmiş' etkilerini tartışıyor.

    Döneme ait istatistik yoksunluğu da günümüze dair kesin hükümlerde bulunmayı zorlaştırıyor. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde kanser vakalarındaki artış endişe yaratıyor.

    Çernobil faciası sonrası sadece Ukrayna'daki tiroid kanseri vakaları rekor düzeyde arttı. Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya sağlık bakanlıkları verilerine göre, tiroid kanseri ve lösemide de büyük artış gözlendi.

    ÇERNOBiL'DE KAZA GÜNÜ
    Çernobil nükleer santrali, 1972 yılında bir 'Demir Perde Ülkesi' olan Sovyetler Birliği'ndeki (Bugünkü adıyla Ukrayna) Kiev kentinin 140 km kuzeyine kuruldu.

    Santral her biri 1000 megavat (mW) gücünde dört reaktörden oluşuyordu. 25 nisan 1986'da santralin dört numaralı reaktörü rutin bakım için kapatıldı.

    Santalde görevli mühendisler bu arayı değerlendirerek, reaktörün güvenliğini artırmak için elektrik kesilmesi ile özel bir deney yapmak istedi.

    Deneyin amacı tam olarak, reaktörün çalışması ansızın durduğunda buhar türbinlerinin ne kadar süre çalışmayı sürdüreceklerini ve böylece ne kadar süre acil güvenlik sistemine güç sağlayabileceklerini görmekti.

    Reaktörün gücü düşürüldü

    Aynı gün reaktörün gücü yarıya düşürüldü. Ardından güvenlik testini 'yüzyılın nükleer faciası'na dönüştüren adım atıldı: Test sırasında reaktörün güvenlik sistemlerinin devreye girmemesi için 'acil durum soğutma sistemi' bilinçli olarak devre dışı bırakıldı.
    26 nisan günü saat 01.00'i biraz geçe deneyin son hazırlıkları tamamlandı. Reaktör gücünün sadece yüzde 7'siyle çalıştırılmaya başladı. Oysa, Çernobil gibi 'RBMK tipi grafitgaz reaktörleri'nin düşük güçte çalışmasının yarattığı sakıncalar biliniyordu.

    işletme talimatları 'iptal'!

    işletme talimatlarının dışına çıkılan ve güvenlik yönünden sakıncalı olan bir takım teknik işlemlerin ardından 'devam' kararı alındı.

    Ancak deneyin başlamasından kısa bir süre sonra dolaşım pompaları ve reaktör soğutma sistemi yavaşladı. Yakıt kanallarında ani ısı yükselmesi görüldü ve reaktör denetimden çıktı. Gücün kontrolsüz yükselişi sonucu yakıtlar aşırı ısındı, yakıt zarfı eridi, sıcak parçalar suyla temas ederek buhar patlamasına neden oldu.

    Bu kez reaktörün durdurulması için bütün denetim çubukları devreye sokuldu ama artık çok geçti. Bu sırada reaktörün gücü 4 saniye içinde nominal değerin 100 katına ulaştı. 3 saniyede reaktör gücü yüzde 7'den, yüzde 50'ye çıktı.

    Reaktörün çelik damı uçtu

    Aşırı ısınmış reaktörde çok şiddetli bir patlama meydana geldi. Aşırı buhar basıncı reaktörün ve santral binasının çelik damını uçurdu. Patlamanın meydana getirdiği şok bin tonluk çelik reaktör kapağını hayava fırlattı. Bu sırada kontrol çubukları kalpten dışarı fırladı ve kalp içindeki yakıtın yaklaşık yüzde 30'u eriyip parçalandı. Daha sonra bu duruma 'denetim dışı çekirdek tepkimesi'nin yolaçtığı belirtilecekti.

    Birinci patlamadan birkaç saniye sonra ikinci bir patlama daha oldu. ikinci patlamanın nedeni hala tam olarak bilinmiyor. Ancak grafit-buhar etkileşmesi gibi bir takım kimyasal reaksiyonlar sonucu meydana gelmiş olabileceği düşünülüyor.

    Alev toplarının gökyüzüne yükseldiği patlamalar sırasında 31 kişi hayatını kaybetti. Kaza sonucu reaktör kalbinin tümü ve binanın büyük bölümü hasar gördü.

    Büyük oranda radyasyon atmosfere karıştı

    En önemlisi, reaktördeki zirkonyum ve grafitin yüksek sıcaklıktaki buharla karşılaşması sonucu oluşan hidrojen yanarak bütün santrali ateş içinde bıraktı. Bunun sonucu olarak çok büyük oranda radyoaktif madde atmosfere karıştı.

    (Grafit: Yumuşak, kolay toz durumuna gelebilen, gri siyah renkli, yapay olarak billurlaşabilen bir çeşit doğal karbon. / Zirkonyum: Siyah toz biçiminde bir element)

    Radyoaktif elementler rüzgarın da etkisiyle kuzeybatıya doğru yayıldı. Radyoaktif maddeler taşıyan bulutlar iskandinavya, Hollanda, Belçika ve ingiltere'ye kadar taşındı.

    Kaza sonrası isveç'in başkenti Stockholm'deki radyoaktif kirlilik düzeyi 15 kat artmıştı. Faciadan en büyük hasarı ise Ukrayna ve Beyaz Rusya gördü. Radyoaktif bulutların yayılımı:

    27-30 nisan: iskandinavya, Finlandiya, Belçika.
    28 nisan - 2 mayıs: Doğu ve Orta Avrupa, Güney Almanya, italya, Yugoslavya, Ukrayna ve Doğu Bloku, Türkiye (Karadeniz).
    1-4 mayıs: Balkanlar, Romanya, Bulgaristan, Türkiye (Trakya)
    2 mayıs ve sonrası: Karadeniz ve Türkiye.

    Bugün bile radyoaktif tozlar rüzgar, yağmur ve göçmen kuşlar aracılığıyla yayılmayı sürdürüyor.

    http://www.cnnturk.com/OZ...d=1437&haberid=170728
    4 ...