kıbrıslı yontucu pygmalion kadınlardan nefret edermiş. hiçbir kadınını sevmemeye, kendisini yalnız ve yalnız sanatına vermeye yemin etmiş. kuşkusuz böyle bir karar sağlıklı değildi ve sapık bir kararın tanrılar tarafından kabul edilmesi olnaksızıdı. pygmalion bir gün kusursuz güzellikte bir kadın heykeli yapmaya karar verir. yapmış olduğu heykel öylesine canlı ve güzeldir ki pygmalion yaptığı bu heykele aşık olur , onu öper, onunla konuşur ve onunla yatar...
bütün bu olup bitenleri aşk tanrıçası aphrodite hafif alayla karışık bir anlayışla izler ve pygmalion un bu sapık karar ve ilişkisinden vazgeçmesini bekler. nitekim aşk tanrıçası adına düzenlenen bir bayramda herkes aphrodite den isteklerde bulunurken hayatında hiçbir zaman kadın sevmemek üzere ant içmiş olan pygmalion da tanrıçadan, cansız bir nesneyi sevmenin manasızlığını anladığını söyleyerek kendisini affetmesini ancak yaptığı heykele benzeyen bir kızı yoluna çıkartmasını diler. evine döndüğünde her zaman yaptığı gibi heykeli cansız dudaklarından öptüğünde o soğuk ve cansız dudakların, o vücudun canlandığını görür. pygmalion böylece kendi yapmış olduğu kadına, galateia ya sahip olur.