de niro nun çakı gibiden balon gibiye dönüşümünü gözler önüne seren amerikan filmi. orta siklette sıfırdan başlayıp dünya şampiyonluğuna giden, diğer yandan ise paranoyanın obsesif doğası gereği özel yaşamındaki yıkıcılığını durduramayan jake la motta nın biyografik hikayesi görsel olarak harika çekimlerle veriliyor. filmin en güçlü yanı bu mükemmel görüntü yönetimi/kalitesi iken, diğer tarafta çizgisel kurgusu ve kronolojik anlatımı ile oldukça açık kodlar ile ilerleyip gişeye yönelik ve alt metinsel eksiklikleri içeren bir yapısı olduğu söylenebilir.
tabi izlenen işin genel bakıldığında çok başarılı bir iş olduğunun hakkını teslim etmek gerek. ama de niro nun en iyi performanslarından birini çıkardığı filmin, klişe bir yükseliş-çöküş zıtlığını fiziksel şiddet-emosyonel şiddet metaforu ile demleyip, şiddetin doğasının insani vasıflara haklı zararı anlamında incelelemek (ki bu filmde bir gereklilik olarak önerilmiş) dışında ciddi bir mesneti olduğunu düşünmüyorum. (bu noktada kendim de fark ettiğim ama scorsese nin yapacağını ummadığım bir hamle olarak kodladığım eşcinsellik alt metnine değinmekte fayda var. film jake in eşcinsel eğilim ile savaşımı anlamında ciddi ipuçları içeriyor. bu çoğu eleştirmene göre baba figürü yoksunluğu ile güven eksikliği bağlamında ilişkilendirilirken, oral düzlem ile seksüel yetersizlik anlamında da açımlanabiliyor. nihayetinde la motta nın paranoid kişiliğinin temelinde bu eşcinsel eğilim kompenzasyonu olarak agresif kişilik gelişimi çok açık bir postulat olmasına rağmen, scorsese nin bunu düşünerek çekmediği, lakin bunun doğru olabileceğine yönelik beyanatı şahsi önyargımı taçladıran bir görünüm arz ediyor. şöyle ki (bkz: sonradan ezoterik anlam çıkarmak)) bu da yönetmenin tarzı ile ilgili olup mutlaka olması elzem bir faktör sayılamaycağından kişisel beğenime göre orta sıralarda olmasına rağmen, klasik kurgu biçemi ve ciddi görsel başarısı anlamında scorsese-de niro ortaklığının en başarılı ürünü.