kesinlikle izlediğim en kısır filmlerden biri. alman yönetmen jörg buttgereit in senaryodan, kurguya kadar neredeyse her şeyini yapmaya çalıştığı film, nekrofili-kan-şiddet üçgeninden hareketle bir eleştiri getirmeye girişiyor. lakin senaryonun adeta yokluk derecesinde kötülüğü ve anlatımdaki ustaca kabızlık yüzünden hiçbir ereğe varamadan anlamsızca bitiyor.
---olası spoiler ibaresi---
sokak temizleme acentesinde ölü bedenler ile uğraşan (artık öyle bir acente nasıl olabiliyor ise) robert schmadkte ve sevgilisi, robert ın kaçak getirdiği organlar ve ölü bedenlerle cima eyleyip fütursuzca merhumlara sapıklık ederken, robert işten kovulur. sevgilisi ceset yoksa ben de yokum der ve terk eder, bunalıma giren robert bir iki korku-slasher filmi izler, bir kedi öldürür, biraz içer ve en sonunda kendini bıçaklayıp kendi kanı içerisinden zevkle boşalarak ölür. son sahnede ise robert ın mezarına bir kürek ve ona basan kadın ayağı görünür. yani nekromantik bitmez! vuuu bu mu yani?
evet anlatım olarak basitleştirilmiş gibi görünse de filmin konusu, olay akışı ve dramaturji cidden bu kadar aptalca ve mantıksız ilerliyor. kolaj stili çekilmiş filmde devamlılığın zerre önemsenmemesinin yanında nekrofiliye övgü mü eleştiri mi yaptığı dahi anlaşılmıyor
ortalara doğru girişilen, tavşanın öldürülüp derisinin yüzülmesi ile insan kadavrasının iç organlarının çıkarılmasının senkronlanması; bunlarla da ortalama konformist bir almanın bira içip bahçesinde av tüfeği ile beklemesinin nedensel ilişkisinin aynı temele dayandığı ve gösterim şekline göre bunun doğal bir olgu ya da ekstrem ve sapkın bir hal alabileceği analojisi ise filmde elle tutulabilecek tek vasat argüman.
çiftimizin seviştikten sonra et yemeleri, cesedin gözünden süzülen kan ile tavada pişen etin ardı ardına görüntüleri, cesedin arkasında asılı duran erotik poster, sinemada slasher filmi izleyen insanların tepkisiz normallikleri ile ilişki kurma, küçük metal isa nın çarmıha gerilmesinde çıkan küçük kanlar gibi insanın gözüne sokulan gizli kodlar ise filmi şaheser seviyesine yükseltiyor!
filmin sonunda kendini bıçaklayıp iç organlarını deşerek kendini öldüren robert eş zamanlı olarak aşırı yapay duran lateks penisinden boşalıyor. bu sahne ile girift olarak kurgulanan tavşanın yüzülme sahnesinin tersten oynatımı robert ın kendini öldürerek kendini özgürleştirdiğini gösterirken(tavşanın derisinin yüzülüp iç organlarının çıkarıldığı sahnenin el kamerasıyla çekilmiş görüntüsü olayın robert ın çocuklunda gördüğü olayın neticesinde post travmatik şok sonucu nekrofiliye yöneldiği fikri de veriyor gibi, ama muğlak elbette); son sahnedeki mezara müdahale ise onun da nekrofiliye maruz kalacağını göstererek aklanmadığını döngüsellikle sunuyor! yani en mantık dahilindeki açıklama bu herhalde. ki bu bile çok zorlama düşüyor. zira bu kadar düdük bir film çeken bir yönetmenin bunları düşünmesi, down sendromlu bir sprinter ın 100m de rekor kırma şansı kadar
---olası spoiler ibaresi bitti---
sonuç olarak bir çiftin ölülerle ilişkiye girmesini hiçbir mantık dahilinde olmadan anlatan, senaryo, kurgu ve devamlılık olarak vasatın çok altında, kısa metraj planlanıp artan sahneleri de ekleyerek son anda uzun metraja dönüştürülme kararı alınmışçasına kolaj stili çekilmiş, karakterlerin isimleri bile akılda kalmayacak derecede karakter oluşturma ve dramatik yapı mefhumlarından ırak, sırf aşırı ve sapkın bir konuya değinme dışında hiçbir önerme veya amacı olmayan son derece gereksiz, güdük batı alman yapımı irrite film.