acı acı çalar telefon..
saat 00.00 suları, arayan dedem..
dedem: kızım gelmedi hala kardeşin napsak?
annem: gelir baba geziyodur yine.
(gece 2lere kadar gezdiği için pek endişelenilmemiştir)
saat 02.00 suları yine çalar telefon:
dedem: kızım hala gelmedi ben hastanelere gidiyorum
annem: git baba ben haber bekliyorum..
hastaneler dolaşılır bişey bulunmaz, karakola haber verilir. eller kollar bağlı haber beklenir.
sabah 6 suları..
dedem bize gelir: ben hastaneler gidiyorum tekrar. (annemde gitmek ister ama izin vermez)
saat 6.30 telefon çalar.
dedem: kızım gel kardeşine araba çarpmış ama bişey yokmuş bacağı kırılmış, gel..
sapsarı olur suratlar.birbirine tutunur anne-kız..
hastanenin kapısında biri oturuyor.. elleri başının arasında yere çökmüş.. dedem işte.. dedem o. anne dedem mi o? annem konuşamaz.. tamam da dedem işte o. neden elleri başının arasında.. neden yüzü mosmor? anne neden..yanına gidecek cesaretimiz yoktu anladığımız anda.. dedem kapının dibinde, biz yolun ortasında.. kaldık öylece.
** otobüse binmiş, son durağa geldiklerinde şoför indirmiş onu.. saftı ne bilsin oraları, dağ başı ışık yok insan yok.. taksi 120yle gidiyormuş 60la gidilmesi gereken yerde.. ben sağa kırdım o sağa kaçtı diyor, ben sola kırdım o sola kaçtı.. ilk gün kalbimizde 40 mum vardı.. şimdi 1 tane kaldı, biz ölene kadar sönmeyecek.