akyaka; muğla-dalaman yolunda, marmaris kavşağından hemen önceki sakar tepesi ve virajlı yollarının en sonuna doğru tabelasını gördüğünüz kendi halinde ama kendi haliyle bile yıllardır güzel kalabilmiş nadir ege güzelliklerinin belki de sonuncusudur.
Yüksekçe bir tepenin ardına gizlenmiş olması burayı muğla halkından senelerce korumuştur. en önemli caddesi lütfiye sakıcı caddesi, benim için belkide ayrı bir yeri olan çocukluğumun en güzel sitesi kermetur'u içinde barındırır. Halkı emeklilerden oluşan bu yerin kıymetini bilen yabancı uyruklu kişiler de buradan ev alarak yaşamaya başlamışlardır. Eskinin "orman kampı" yenilerin yücelen otel'e bağlı bildikleri milli park ise ayrı bir güzellik olarak karşımıza çıkar. eskiden 3 adet olan tramplen sayısı en son yaz itibari ile sıfırlanmış olsada en sonuncusunu tekrar yerine koyarlar hayaliyle yaşamak bile güzeldir. Yıllardır bakım yapılmadan bile güzel kalan bu milli park otel yönetimine geçtikten sonra biraz daha güzelleşmiş en azından pazar günlerinin çöpü toplanmaya başlamıştır. bu güzelliğe sahip bir çok yer kendi kendini yok etmeye başlarken; *** akıllı yönetimlerle günümüze kadar gelen akyaka mimarisinin en önemli özelliği ormanlık alana inşaat yaptırmaması ve evlerin hepsinin muğla mimarisine uygun ve 2 katlı olmasıdır. son zamanlarda blediyesi de saçmalamş ve nasıl bir gösterişse evlerini gemi şeklinde yapan çok zengin kişilere peşkeş çekmiştir. "bir köy var uzakta" adlı şarkının tarif ettiği köy benim için 24 ssenedir burasıdır.