bugün ayrılığımızın birinci ayını üç geçiyor.
terk edilmedim, terk ettim seni. üzülmemem gerekir gibi görünüyo dışarıdan. ben bırakmışım nasıl olsa, toplanıp gitmişim, ardıma bakmamışım gibi. öyle değildi biliyorsun. biliyorum ben de. sabrımı her deneyişin, gururumdan bir parça kaybedişimdi. aşkta gurura yer yoktu, öyle öğrenmiştim. ama aşkta suistimale yer vardı, işte sen göstermiştin. ve sen kendimden vazgeçişimi fırsat bilmiştin, özgür çocuk vakitler geçirmeye.
seni koparıp atmadım diyorsun, bunu amaçlamadım diyorsun, özelsin diyorsun. bazı şeyleri saklıyorum, sakladım bu yüzden diyorsun. neleri acaba? eskicileri dolaşıp bulduğum, fotoğraflarla süslediğim o albüm duruyor mu mesela? ya fotoğraflar? basılı olanlar, dijital bi biçimde görülmeyi bekleyenler... mektuplarım? bulduğun saç teli hala yorganında mı? yoksa yorganında buldukların başkalarının saçları mı?
ne yazık... en mutlu anımızda bitirdin. evet ben bitirdim, ben suçluyum di mi...
ama şunu unutma, ne kadar doğruymuş, bizim için: 'aslında giden değil, kalandır terk eden. giden de bu yüzden gitmiştir zaten'