bu şahıslar bir cemaate bağlı olan, her şeye besmele çekerek başlayan, bir yere girip çıkarken selamun aleyküm diyen, iş yerlerinde kocaman bir mescit yaptıran, ramazan münasebetiyle öğlenleri yemek vermeyip su sebillerini kaldırtan, kabeye doğru bakıyor diye tuvalet taşlarını kırdırıp yeniden yaptıran, hatta cuma günleri erkekleri zorla namaza yollayan kadınlar içinde hoca getirtip vaaz verdirten insanlardır. (tuvalet ve cuma günleri konusunu abartmadım. inanmayan arkadaşları diledikleri zaman inegöl e beklerim ve hemen bir kaç işletme gösterebilirim.) her fırsatta dinden imandan bahsederler tüm işçilerinin de kendileri gibi dini bütün olmalarını isterler.
tamam eyvallah dindir, düşüncedir, işine gelen çalışır işine gelmeyen çalışmaz. haklı sayılabilirler. sonuçta kendi iş yerleri kimseyi zorla tutmuyorlar falan filan...
bu tertemiz, asla günah işlemeyen müstesna insanlar nedense işçi hakları konusunda diğer dini konulardaki hassasiyetlerini kaybediverirler. işçinin sigortasını yapmazlar, yapsalar asgari geçim indirimlerini maaşa kattıklarını söyleyip üzerine yatarlar, zaten yaptıkları sigortayıda tam göstermezler, asgari ücreti bankaya yatırılar geri kalanı elden öderler.
bu şahısların dinden imandan her bir halttan haberleri var dır ama kul hakkından haberleri yoktur. varsada işlerine gelmez zaten.
gerçek şudur ki. her türlü günah işlenir, tövbe edilir affolur yada affolmaz. işlediğin sevaplar günahlarından fazladır yada değildir. bu konularda cennete gidip gitmemek tamamen allah ve kişi arasındaki bir konudan ibarettir. allahın affetmediği tek şey varsa oda "kul hakkdır" yani allah diyor ki; "her şeyle gel ama kul hakkıyla gelme ben karışmam".