sabahın en kırmızı yerinden kesildiği bi' gül vakti..
kahvaltı etmek işkence gibi geliyor, buna en çok artık acıktığında sinyal vermeyi unutmuş miden seviniyor. sigaranın ağzı bozuk öfkesi artık boğazını yakmıyor, alışmak başka bir coğrafya... sonrasında birileri rahatsız olur diye müzik dinlemeyi unutuyorsun sen, işin kötü yanı, müzik dinlemeyi özlemiyorsun da, yani özlüyorsun da, özlemek gibi değil, başka bir şey gibi.. dolapta bir dilim pasta var ve sen buna sevinmeyi unutuyorsun.
statik tepkilerinin sebebi olan dinamik kaygılarına dair binlerce bağımsız değişken bulabiliyorsun. matematiğin iyi diye evreni çarpıp bölmeye hakkın yok ve bazen seçmek gibi bir lüksün de olmayabilir ama,
"seçmemek için her zaman bir şansın var dostum."
demek istiyor içerilerden bir ses, demiyor artık, çünkü senin kalın kafana birşeylerin dank! etmesi için gerekli tüm sözler zaten çoktan sarfedilmiş-ellerin bak bomboş!
gül bitiyor, gün- hep aynı..
"düşlerin olurum, düşmanın olurum, gelemem.." diyor iç ses, gelme zaten, sen sakın kendine gelme!