bir arkadaşımın uzaktan bir akrabası yatıyordu. içeri almıyorlar tabii... durumu hakkında bilgi almamı istedi. aldım da... cevap, "her an beklesinler" oldu... nasıl söylenirdi ki bu? nasıl denir o insanlara canınızdan çok sevdiğiniz insanın ölümünü bekleyin diye?
"çok üzgünüm" diye söze başlamıştım ki "kaybettik değil mi?!" dedi... hayır hayır! dedim panikle, yalnızca iyiye gittiğini söyleyemeyeceğim. çok üzgünüm...
arkadaşım rica etti "kardeşiyle annesini sokabilir misin?" diye.
yoğun bakıma çıktım. şifreyi girerken aklımdan her seferinde aynı şey geçiyordu. "allahım düşmanımın bile başına verme"
yoğun bakım ekibiyle konuşurken beni hastanın yanına götürdüler. hemşire uyardı "bence göstermeyelim..."
önce ayaklarını gördüm. yamulmuş gibi duruyordu. sonra yüzüne baktım. aman tanrım! içim fena oldu... yeşille mor arası bir renk! tövbe yarabbim insana benzemiyor!
bayılacağımı hissettim. biraz kendime gelmek için dış kısma çıktım. ne kadar da gençti üstelik...
dışarı çıkıp arkadaşıma durumu anlattım. görmeden önce onları çok iyi hazırlamalısın ya da hiç görmesinler dedim.
görmek istediler elbette. kim istemez ki sevdiği birini son kez yaşarken görmeyi? ona yaşamak denirse tabii.
teker teker içeri aldırdım. çıkan şoka girmiş çıkıyordu. önce donmuş bir ifade. sonrasında ağlama krizleri.
kadınlardan biri dedi ki : "biz hiç üzmedik birbirimizi" gülümsemeye çalıştım. "tek bir kötü söz söylemedik"...
önemli olan buydu işte...
sevdiklerimizin öleceğini düşünsek kaç tanemiz bu cümleleri gönül rahatlığıyla kurabilirdi?