"hayır, ben olay mahalinde tüm görevlerimi eksiksiz yerine getirdim. önce suyla beraber oradaydık, çakılı ve kumu bir arada tuttum, anlaşmamız gereği su daha sonra olay mahalini terk etti. bina yıkılana kadarda görevimi başarıyla yerine getirdim." dedi.
önündeki dosyaya bakarak hakim,
"evet anlattıklarında haklısın, suçun yok" dedi. böylece çimento mutlu birşekilde salonu terk etti.
ikinci sanık kum sanık sandelyesine oturdu.
savcı,
"sen suçlusun! suçunu kabul et!" diye haykırdı.
"çimento nun anlattıkları doğru, bina yıkılana kadar çakıl ve beni sonuna kadar bir arada tuttu." dedi ve ekledi "benim görevim boşlukları doldurmak, hava kalmasını önlemek, üçümüz arasında hiç boşluk bırakmadım".
hakim,
"doğru söylüyorsun hiç boşluk yoktu" dedi. kum bu sözleri duyunca sevinçle salonu terk etti.
üçüncü sanık çakıl yerini aldı.
savcı,
"çimento ve kum doğru söylediğine göre sensin suçlu" diye konuştu.
"görevimi ihmal etmedim, bütün yükü üsttendim. çimento ve kumun yardımıyla elimden geleni yaptım. görevimi yerine getirmemiş olsaydım, testler çok düşük çıkardı, değil mi? " dedi.
hakim,
raporlara baktı, hepsi normalin üsütndeydi.
"çakılın suçu yok, elinden geleni yapmış gibi gözüküyor" dedi.
çakıl derin bir oh çektikten sonra duruşma salonun güle oynaya terk etti.
hakim savcı ve tüm konuklar gözlerini demire çevirdiler. hakim demiri sanık sandalyesine davet etti.
demir o kadar emindi ki kendinden, caka satta satta, sallana sallan yerini aldı.
savcı,
"suçluyu artık biliyoruz, itiraf et ve merhamet bekle" diye bağırdı.
demir gözlerini açıp kaşlarını çattı, sadece şunu söyledi,