kendisi kızım olur.
5 yaşından beri sınıfı değiştikçe kendini tekrarlayan bir durumdur.
5 yaşında ki sınıfında kerem isminde sarışın, kızımdan en az 10 cm daha kısa ve sınıfın en yaramazı olan çocuğa aşık olmuştu. aşık olmanın ne demek olduğunu bilmediğinden sürekli kerem'den bahsederdi. durumun farkına varınca öğretmeni ile bu konuyu görüştüm ve sınıfta bir kaç aşık çift olduğunu, aşklarının sadece yan yana oturmak ve birlikte oyun oynamakdan ibaret olduğunu ve kızımın kerem'e bir süredir ilgisinin arttığını söylemişti. 5 yaş sınıfımızı kerem aşkıyla bitirdikten sonra, 6 yaş sınıfımızda kağan'a aşık oldu. şans bu ya kağan ile aynı mahallede oturuyormuşuz ve hatta yazları aynı parka gidiyormuşuz. bu durumdan habersiz parka gittiğimiz bir akşam kağan'ın sevinç çığlığı atıp kızıma, kızımın ise kağaaaaaaaaaaaan diye bir avaz bağırıp kağan'a doğru koştuğunu görünce anladım ki bu aşk karşılıksız değildi. bir sarılmaları var ki o an zaman durdu sandım. ne kadar masum ve ne kadar içten bir sarılma anıydı o, hala hatırladıkça gülümserim. ne yazık ki 6 yaş sınıfımızın ardından yaz tatili de bitti ve ilköğretim 1. sınıfa başladık. evimizden bir hayli uzak bir okulda eğitimine devam ediyor. okul servisimizde 5. sınıfa giden bir oğlan varmış, adı furkan'mış, kızıma da hep "fıstık" diyormuş, hatta geçen gün demiş ki kızım servisten inerken "fıstık siz burda mı oturuyorsunuz? o zaman bizde buradan bir ev alalım." galiba aşıkmış furkan kızıma, kızım öyle diyor * sınıf arkadaşı alp de aşık olabilirmiş, emin değilmiş ama o alp ile ilgilenmiyormuş. zeynep'e aşık olmadan önce düşünecekmiş alp bunu. önce zeynep'e aşık olup ardından da kendisine aşık olamazmış. *