dün akşam eve aşırı stresli ve de morali bozuk olarak gittim. işler istediğim gibi gitmemişti. evde biraz esip gürledim. babam geldi odama.
- kızım krem gibi bişey vardır sende versene.
- kremi napıcaksın baba metroseksüel olmaya mı karar verdin?
- deli kız ver hadi, sende elini yüzünü yıka yemek yicez.
babam odadan çıktı kafa zaten dolu bi de kremi napıcak sorusuna takılmadım tabii. benim daha büyük dertlerim vardı. mizanı tutturamamıştım. kasa da açık veriyordu.
bi süre sonra odadan çıktım. baktım babam ayna karşısında kremi boynuna sürüyor. yaklaştım. boynu küçük küçük kırmızı noktalar şeklinde tahriş olmuş. elinden kremi aldım. nemlendirici krem ona sürülür mü diye de sitem ettim biraz.
- nasıl oldu bunlar baba traş bıçağını değiştir o yaptı kesin. aa bakıyım ellerinde de var. baba hastaneye gidelim çabuk.
- yok be deli kız 3 5 sivilce için hastaneye gidilir mi.
- belki hastalık sebebi falan!
- evladım bugün işler çok yoğundu (torna teknisyeni) bende dikkatsiz çalıştım makineden çıkan çapaklar ( ufak demir parçaları) üstüme gelmiş farkında değilim. e demir sıcak olduğu için iş elbisesini delip tahriş etmiş işte.
bi süre babamın suratına öyle boş boş baktım.
o benim babam.
35 senedir aralıksız çalışan,
3 çocuk okutan,
emekli olmasına rağmen çalışmaya devam eden,
o benim babam.
kızının maaşına dokunmak istemeyen,
canının kıymetini bilmeyen,
çocuklarımın canı sağolsn diyen
o benim babam.
evet benim daha önemli sorunlarım vardı mizan tutmuyordu, kasa da açık veriyordu. zaten çayım masama hep soğuk geliyordu...
