kızı buldum konuştum. herkes seni arıyor neredesin bakiyim dedim? gömleği giyerim tamam ama kahvaltıyı da ben mi hazırlayayım nickimsistçiğim dedi. haklısın dedim, baktım yorgun görünüyordu, çok uzatmadım. el boşuna gitmek olmaz diyip poğaça almıştım yanıma, al bunları koy tabağa dedim. biraz da domates kestim. ısıtıcıdaki su kaynar şimdi, çayı da yaparsın artık dedim. evde çay yok dedi. içerideki öküz almadı mı dedim. yok dedi.
söylene söylene çantama baktım. otobüs yolculuğunda muavinden aldığım jelatini açılmamış efe tur yazılı sarı liptonu gördüm. suyu bardağa az koyuyor diye vazgeçmiştim, demek çantama atmışım, neyse.
şekeri, plastik kaşığı attım çaktırmadan verdim eline poşeti. şimdi gidiyorum dedim. bir daha da beni buralara kadar yorma, evinin kadını ol, şunları söyletme.
neyse teşekkür etti bu, gözleri doldu falan. bir daha sana da hazırlarım dedi. he tamam dedim gittim. merdivenden inerken bardak kırılma sesine benzer bir şey duydum, inşallah eline bir şey olmamıştır.