bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp deriz hani hep. bilmeyebilir, buna bir şey demem. benim için esas sorun teşkil eden, bilmediği ve asıl vahimi, öğrenmek için araştırma ve okuma gereği duymadığı halde bu tip konular açılınca meydanı kimseye bırakmamasıdır. bununla da yetinmez, bir de racon keser. kesin hükmü koyar, karşısındakine eleştiri yapma şansı bile tanımamacasına. eğer kendi kafasındaki şablona uymayan birşey söylüyorsa karşısındaki, ya satılmış şerefsizdir ya da beyni yıkanmış vatan haini. sabit fikirli olmayı ve bazı gerçekliklere tanık olduğu halde sırf gurur ve kibirinden taviz vermemek adına sabit fikirli kalmayı erdem sayar, aksi durumu döneklik, bu gerçekliğe arkasını dönemeyenleri de dönek olarak değerlendirir. döneklik de göreceli bir kavramdır oysaki, düşünmez o kadar. aslında baktığında hz. ömer de bir dönektir örneğin. kafirlere göre düşüncesini satmış ve müslüman olmuş bir dönektir. peki bir hareket, bize olumlu geldiğinde döneklik olmaz mı? onlara göre olmaz. bir yabancı, türk vatandaşı ya da müslüman olunca dönek olmaz ama bir türk, yabancı ülke vatandaşı veya farklı bir din mensubu olmak isterse, ondan büyük dönek yoktur. o zaman madem bir atasözüyle başladık, yine öyle bitirelim. iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır. zira acı, insanı kendine getirir.