suya dusen ayak golgeleriyiz. akip giden yesilin uzerindeki sabit gri lekeler. niluferlerin ustunde guneslenen su kurbagalarinin saskin gozlerle baktigi, baliklarinsa bir turlu yakalayamadigi varolussal bunalimli golgeler. sirf bu yuzden dovusur dururuz. aslinda biliriz ki, dere kenarindan sarkmis binlerce ayak arasinda sabihibimizi tanimak imkansizdir. ama yine de vazgecmeyiz bizlerle baglantisiz ayagimizi bulmaktan. metafizik soylemlerle baslariz bu sahiplenme kavgasina; ayaga vuran isigin olusturdugu karanliklarmisiz da, ayak ne yaparsa biz de onu yapmak zorundaymisiz.bu kacinilmaz kaderimizmis. madem oyle, kavga eden kim? yoksa ayaklar da golgeleri icin mi dovusuyorlar! ama ama onlar bizim tanrimiz. tanrilar dovusmez ki. aman iste neyse ne. butun bu karin agrilari cok canimi sıktı. kacacagim. birgun butun bu ayaklari ve golgelerini gerilerde birakip, tek basima bir bavulumla dolasagim dunyayi. sahipsiz bir ayak golgesi oldugunu korkusuzca haykirabilen tek ayak golgesi olarak.