büyü, büyücülük ve cin'den korkan hatta ülkemizin bazı kesimlerinde bunlarla yatıp bunlarla kalkan insanlar olduğu için konu aslında o kadar da abes değil. fakat sinema adına ortada koca bir hiç olduğu gerçeği yadsınamaz. 2011 türk sineması birçok dalda hızlı adım yürümeye başlamışken, korku filmi dalında halen tepeden gelip ayak uçlarında dolaşan kamera açılarından, diyalog ortasında yüksek sesle çarpılan kapılardan, yakışıklı ve aynı derecede ebleh erkek arkadaşların sebepsiz ölümlerinden ve masum kız arkadaşların katlinden medet ummakta.
ilk film bu filmden gömlek gömlek üstündür. baştan sona kadar sahip olduğu gerginlik, oyuncu performansları, korku öğelerinin film içindeki dağılımı vb. birçok konuda fark bile atabilir. plastik makyaj elbette bu tarz filmlerde vazgeçilmez bir öğedir fakat b.kunu çıkartmamak lazım zira bir yerden sonra korkutucu olmaktan çıkıp can sıkıcı olmaya başlıyor.
-spoiler-
filmde sadece iki karakter az da olsa keyifliydi; ilki hoca karakteri, ikincisi ise köydeki emmi. iki karakter de bildiğin doğal oyunculuk. hocanın sultangazi'de gerçekten cinci hoca olması işten bile değil. emmi zaten oranın adamı belli.
en iyi sahne ise; elif'in sevgilisi ve erkek arkadaşı köye doğru giderken araba bozulduğunda, sevgilinin farları kontrol için karanlık yola çıkması ve ışıklar açıldığında kümelenmiş ecinli köy ahalisini görmemiz. gayet başarılı bir sahneydi kanımca.
herhangi bir köyde, kasabada ya da belli bir zaman diliminde geçen gerilim, korku, mistik dalda bir türk filmi izlemek istiyorsanız gölgesizler'i izlemeniz şiddetle tavsiye edilir.