"sahip olduklarinizdan verdiginizde,
çok az sey vermis olursunuz;
gerçek veris, kendinizden vermektir.
diyerek basliyorum....
"seni içimde kestirip attım" !!!
bu cümleyi söylemek bile zaten beni içinden kazımaya çoktandır başladığını gösteriyor.
uyuyordum...
nedenini cidden bilmiyorum bu verdiğin sebepsiz acının. bir ihtimal, "zaten güvenilmez bir adam bu, baksana bu kadar eşi dostu olan birisi ilk fırsat bulduğu bir güzele gönlünü kaydırır ! insanlarla bu denli samimi, içli dışlı birisi ne kadar iyi niyetli olursa olsun suistimale açık vaziyettedir" ...diyorsun içinden bana.
ve bu çizgiyi görmen, acı veriyor, bana kızıyorsun rahatsız oluyorsun hatta...ve saçma kararlar almana sebep oluyor bu.
haklısın...ve seni anlıyorum...
diyeceksin ki "madem beni, endişelerimi anlıyorsun neden önlem almıyorsun, çizgini değiştirmiyorsun" !!!
seni kendime ait hissetmiyorum , beni umursadığını, benim sözlerime itimat ettiğni düşünmüyorum. benim acı çekmemin ya da sancılanmamın senin açından çok da önemli olmadığını hissediyorum...
öyle olmasa, sen de beni üzecek, beni yaralayacak içimi kanatacak şeyler yapmazdın...
beni rahtsız ediyor diye karnıma şişler giriyormuş gibi hissettiriyor diye bazı önemsiz şeyleri yapmaktan vazgeçerdin.
dün akşam konuştuk ya hani, ben hayatımın merkezine koydum seni dedim, seni acıtan bir şey varsa ve sen bunu dile getirdiysen "yapma nolur" dediysen ben yapmam,bitmiştir o...senden kıymetli değildir...
senden önemli olmadığı için gözümü dahi kırpmadan siler atarım...ben böyleyim şeker, iliklerime kadar severim, hücrelerime kadar sindiririm...
fakat sen özellikle seni rahatsız eden şeyleri dile getirmiyorsun, söylemiyorsun bana...çünkü söylediğinde bunları yapacağımı, istediğin fedakarlıkları düşünmeden uygulayacağımı biliyorsun...
bu nedenle dile getirmiyorsun, ki; ben senin kaygılarını gidermek için her şeyi yaparsam sen de vicdanen beni acıtan şeyleri yaparken rahatsız olacaksın...bu rahatsızlığı duymamak için, içinden nasıl geliyorsa öyle hareket etmek için dile getirmiyorusun daha doğrusu benden fedakarlık istemiyorsun...işin ilginci sanki seni rahatsız etmiyormuş, sanki normalmiş gibi yansıtıyorsun bir de bunları engelleyeceğin yerde!!!
daha önce de dedim, sen beni seviyorsun ama kendini benden daha çok seviyorsun...
ben öyle değilim bebeğim, ben seni içime koyduğum zaman sen olurum. bütün mutluluğum bütün hayat kaynağım sen olursun, sana odaklanırım senle nefes alırım senle kalbim atar...
bütünleşirim...senle hasta olurum,senle dertlenirim seni üzen şeylere seni kızdıran şeylere ben de kızarım kötü olurum...senle yemek yerim senle güler senle ağlarım...mutluluk bu birliktelikle bu ortaklıka artar bende...
ama benden ne beklediğini şimdi tam olarak anladım...
benden bekliyosun ki; sen dile getirmeden seni üzecek seni rahatsız edecek her şeyi silip her fedakarlığı yapayım...
zor mu ?
hayır ne demek. bilakis mutluluktur benim için, sevdiğim insan için fedakarlık yapmak güzelliktir benim adıma.
ama onu kendime ait hissetmem gerekir !!!
sen kenidini bana ait hale getirmiyosun, beni sana ait görüyosun ama sen bireysel ve kendi başına hayatına devam etmek istiyorsun...
adil değil bu, işin doğasına da aykırı...
bana ait olmaktan korkuyosun, neden korktuğunu da anlamış değilim zaten...bana ait olmayı neden tereddütle karşılıyosun ?
elini vicdanına bi koy,benim nerelerde hata yaptığımı bi düşün, bir de kendini düşün...
yani sadece mukayese et hepsi bu...
evet sana yazdimistim 3 vakit önce bunlari ve bitmisti, içimde yine beni anlamayacağını bilmenin hüzünlü ve yarim tebessümü kalmisti...
görüyorum ki anlammışsın hakikaten,hiç anlamamışsın
herşeyimi,
benliğimi,
sevebilme yetimin yogunluğunu,
mutlu etmek adina neler yapabileceğimi,
limitsizliğimi,
kısacasi beni ben yapan unsurlari anlamamışsın şeker...
sen sevilmeyi anlamamışsın ya da sevmeyi...
mutluluklar tüm kalbimle...ve dikkat et kendine
son olarak şair demiş ki;
"yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı, kıraç olmaktan ağırdır; ve eli açık zenginin çektiği acı dilencinin sefaletinden beterdir..."