Bu konu üzerine yaptığım bir tartışmadaki cevabımı başlığa uyarlayarak ekliyorum;
Gayri müslim doğanlar çocuk yaşta ölürse bu çocuklar müslüman bir ailede doğan çocuk gibidir. Yani fark yoktur.
Kişi müslümanlıktan bi haber olursa yaşadığı dönemde yaptıkları ölçüsünde yani iyi insan kötü insan olarak dinden bağımsız şekliyle değerlendirilir.
Kişi kitap gönderilen bir dine mensupsa yukarda yazdığım onlar içinde geçerli.
Fakat putpereslik denilen kendi yarattığı tanrılara tapınan bir yol seçerse cehennemlik olurlar.
Bu yazdıklarım Peygamber efendimizden önce yani islam dini gelmeden önce yaşayan insanlar için böyle yorunlanmıştır. Bütün Ehli sünnet bunda ittifak etmiştir.
Peygamber Efendimizden sonra gelenler ve islam dini mensunu olmayanlar için şu kısmı paylaşıyorum;
Alıntı:
Peygamberimizin (a.s.m.) gönderilmesinden sonra, davetini duymayanlarla ilgili olarak imam Gazalî'nin insanları üç sınıfta inceleiştir:
1. Peygamberin (a.s.m.) davetini duymamış, kendisinden haberdar da olmamıştır. Bu sınıfa giren insanlar kesin olarak ehl-i necat olup Cennetliktir.
2. Peygamberin (a.s.m.) davetini, gösterdiği mucizeleri ve güzel ahlâkını duymuş olmakla beraber îman etmemiştir. Bu sınıf kesin olarak azaba uğratılacaktır.
3. Peygamberin (a.s.m.) ismini duydukları halde, aleyhinde yapılan menfî propagandalardan başka bir şey duymadıklarından, kimse onlara doğruyu söyleyip onları teşvik etmediğinden alâka duymamaktadırlar. Bunların da ehl-i necat olacaklarını, yani Cennete gireceklerini umarım.
Yani Allah(c.c.)' ın bu konularda adil bir değerlendirmesi olduğunu bu yorumlardan anlıyorum.
Daha anlaşılır detaylandırmak gerekirse;
Müslüman bir aileden doğup duyduklarıyla yetiştirilmesiyle müslüman olan bir çocuk kendi sorgulayıp dinini ve gerekliliklerini neden yaratıldığını öğrenmediği sürece bu kimselerden (ehl-i necat) çok farklı olmayacaktır.
Fakat Gayri müslim bir ailede doğup önce kendi dinini sorgulayıp sonra diğer din olan islamı sorgulayıp islam dinine geçerse çok daha evla bir makama ulaşacaktır.
Yani amellerini ezbere yapan değil bilerek ve inanarak yapanın daha üstün olduğu bir teraziden bahsediyorum.