ilk filmi dondurmam gaymak 'taki komünist mustafa karakteri ile 2. filmi entelköy efeköy' e karşı 'daki aşırı karakteri benzeşmektedir efendim. gene ilk filmdeki malum rakı içme sahnesinde duyulan ezanla beraber bu sefer yukardaki bize 3-5 dakika sabretsin muhabbeti entelköy'deki entellerin yaptığı eylem sırasında köylülerin hep bir ağızdan dualar okumaya başlamasıyla karşı eylem geliştirmeleri birbirinden bağımsız değerlenmemesi gereken ince ve leziz yüksel aksu iğnelemeleridir.
zaten kendisi ilk filminden sonra sorduğum bir soru akabinde bana egenin cami ve meyhaneleri bitişiktir. insanlar camiden çıkar akşam meyhaneye içmeye gider demiştir. bunu bölgenin rahatlığına ve sosyo kültürel durumuna ilişkin söylediğini es geçmeyelim. entelköy'den sonraki röportajında tüm türkiye'ye egelileşme modelini önerirken bunu da gündüzleri türkü çalarız dinleriz akşam bir restorantta tango vals yapan insanlar görebiliriz demiştir filmin sonundaki nasrettin hoca'ya öykünen kıssadan hissesi de hoşgörü temellidir zaten.
dondurmam gaymak'ta had safhaya çıkan yerel şiveyi entelköy'de hafifletmiş ve çoğunluğun daha rahat anlamlandırabileceği bir dil benimsemiştir.
filmlerinde izleyiciye satır aralarından mesaj vermekle yetinmeyip finali de mesajla bitirmesi eleştirilebilir. ben de belli argümanların seyirciye bırkılması gerektiğini düşünenlerdenim. seyirci izler, kendince bir şey çıkarır veya çıkaramaz. öteki türlü kör gözün parmağına oluyor az biraz vaziyet. ama bunu da hacivat- karagöz geleneği veya nasrettin hoca tarzıyla kıssadan hisseleriyle ifadeliyor kendince.
değer verdiğim bir yönetmen yüksel abi. sinemada 50 kişinin yer aldığı salon kopup gülme krizine tutulmuşsa bir şeyler yolunda demektir. kasmadan samimiyete endeksli.