bilim insanı çelişki bulmak için bir şeyleri okumaz. bir şey hakkında yorum yapabilmek için önce onun ne olduğunu okur, araştırır dener. bunu çelişki aramak amacıyla yapmaz, körü körüne inanmayıp sorgulamak için yapar.
bir proteinin tesadüfen oluşması çok düşük bir orandır. bir gözlemcinin kontrolünde gerçekleşme ihtimali çok küçük olduğu için ihtimal görmezden gelinecek kadar ufak bir ihtimal olarak kayda geçer. imkansız olarak kayda geçmez. imkansız ile görmezden gelecek kadar küçük ihtimal arasında dağlar taşlar vardır. zira milyarlarca yıl boyunca, aklınızın almayacağı kadar çok molekülün, aklınızın almayacağı kadar çok tepkimeye girdiğini düşündüğünüzde 10 üzeri 123 değil, 1500 olsa kesin gerçekleşecektir denebilir. ayrıca sonsuz evrende dünyaya göktaşı düşme ihtimali bir proteinin oluşma ihtimalinden daha düşüktür ancak bildiğiniz gibi dünyaya göktaşı düşer hem de devamlı olarak..
din insanlık tarihinden beri vardır. kimi ateşe tapar, kimi güneşe, kimi file, ineğe, kimi tek bir varlığa, kimi konu başlıklarına ayırıp sevgi için bu tanrı, ölüm için bu tanrı, bereket için bu tanrı gibi tanrılara tapmışlardır. bilime olduğu gibi yok dünya bir öküzün başı üstündeki tepsiymiş depremler öküz hareket edince oluyormuş der diğerleri onunla dalga geçer, kimi güneş tanrıdır o olmasa hayat olmazdı, bitkiler yetişmezdi, gözünü ona dikip bir dakika bakarsan kör olursun al sana tanrı der, bir diğeri gider patlayan hidrojen atomlarından başka bişi olmadığını ortaya koyar geçer, kutsal dinlerden biri dünya yuvarlıktır diyen bilim adamlarını öldürmeye çalışır.. bunları okuyup hepsi ile dalga geçeriz sonra adem yasak elmayı yediği için cennetten gönderildi deriz hadi canım sen de diyeni inkarcılık ile suçlarız..
ateizmin bilimsel olmak gibi bir derdi yoktur, genel olarak bilim adamları ateist olurlar çünkü bakış açıları gereği duydukları bir bilgiyi sorgulamak isterler. ancak din mutlak doğru benim.. dediklerimin kanıtı da ahanda portakal dendiği zaman olay kapanır..