+babacım senin bir askerlik anın falan var mıydı, anlatsana bize?
-evladım bizim binlerce insanımız öldü, o zamanlar herkes timsah gözyaşları döktü ama işin aslında ne halk ne devlet umursadı. insanlar ölmeye devam etti, hiçbir şey çözülmedi. kimse de dur demedi. ben de canı pazarda bulmadım ya, bedelli yaptım. imkanı olan herkes de yapar zaten. enteresan bir şey değil. o zaman başbakan'ın oğlu da yaptı. vatandaşlar eşit olacaksa hukuk önünde, ben de başbakanın oğluyla eşitim, kapıcının oğlu da.
+peki şehitler neden ölmüş de siz para verip onlar gibi ölmemişsiniz.
-hee onu devlet babamıza sormamız lazım ama onun hep işi vardır bizi dinlemez. biraz da kader kısmettir bu işler evladım. bana sordular mı ki bu insanlar şehit olsunlar diye? savaşı ben çıkarmadım ki. işin gerçeği halk da o insanları umursamadı, umursasa o zamanki iktidar partisini üç kere üst üste seçmek yerine ''ya bu işi hallet, ya da sana oy moy yok'' derdi. kafalarına bez bağlamak için çok oy verdiler, insanlar ölmesin diye hiç uğraşmadılar. biz de çok söyledik, yapmayın, etmeyin diye ama kimseye dinletemedik. halkın, insanların bu kadar cimri olduğu bir yerde ben canımı sokakta bulmadım ya. imkanım vardı bedelli yaptım.
+ama askerlik kutsal değil miydi?
-kutsaldı. ama bunu diyenlerdi torpil yapanlar, ameliyat olup askerden kaçanlar, bedelli çıkaranlar. evladım her şey paradır. kutsal olan da paradır. 2 tane cami yaptırsam elimi eteğimi öpecek 1000 kişi çıkar, 30.000 lira veririm bu devlet senin sayende ayakta derler, sana özel ders aldırırız, okul kazandırırız iyi ana baba derler, bmw'yle gezeriz ahmetken ahmet bey oluruz. böyle boktan bir dünyada tek sorun askerlik mi sence?
-değil gibi.
+e değil tabi. hadi bakalım, şimdi doğru derslerinin başına. baban sana hep anlatıcak bunları zamanı gelince. ve unutma senin erkekliğin, adamlığın askerliğe bağlı değil. insanlığında, kararlarında, yaptıklarında, düşündüklerinde.