mağara alegorisi

entry10 galeri
    3.
  1. efendim şimdi bu alegoriyi anlamak için devletin altıncı kitap sonu ve yetince kitabın başına gitmek elzemdir. o halde gidelim;

    şimdi Platon bir "bölünmüş çizgi analojisi" tasarlar. şimdi bunları şu şekilde tasarlayalım; öncelikle varlık alanını ikiye bölelim birine görülenler diğerine düşünülenler şeklinde adlandıralım. bu her iki varlık alanını da ikiye bölelim kendi içinde. Görülenleri Canlı nesneler cansız nesneler yapma nesneler ve bunların yansımaları ve gölgeleri şeklinde ikiye ayıralım. Düşünülenleri ise Hypothesis ve Eidos'lar şeklinde ikiye ayıralım. Burada amaç sağlam bilgi'ye ulaşmak.ilk evvela bu sürecin en alt aşamasını gölgeler ve yansımalar teşkil eder. bakalım bizi doğru bilgiye ulaştıracak mı? bir kere gölgeler ve yansımalar. zaten nesnelerin bir suretidir. bize nesneler hakkında ok daaçık bir fikir vermezler. bunlara nesnelerin sudaki yansımaları ve gölgeleri şeklinde tesmiye edebiliriz. şimdi bu nesnelerin yansımalarından yola çıktığımızda sadece tahmin ederiz. mağara alegorisinde ne diyordu: "sadece mağaranın duvarına yansıyan hayalleri görebilirler". bu mağarada bağlı tutsakların gördüğü şekiller yani bilgiye ulaşmada en alt aşama olan yansımalar ve gölgelerin olduğu 1.basamaktır. şimdi efendim 2. basamağa adımımızı attığımızda ise nesnelerin kendinden yola çıkarız. ama bu nesneler maalesef ki değişen devinen nesnelerdir. değişip devindikleri içinde onlar hakkında bir episteme'ye ulaşnmak mümkün değildir.[mesele de zaten değişip devinmeyen sağlam bir nokta bulmakta yatar. Herakleitos bile her şeyin değiştiğini ifade etmesine karşın "logos" un yani değişip devinmenin yasasının değişmediğini ifade etmiştir.]mağara alegorisinde bunun karşılığı ise mağaranın ağzında yanan ateşe dönmesi ve bakmaları ve nesneleri yansıtan figürleri görmeleri

    şimdi efendim madem görülenler alanında bir şeyin "sağlam bilgi"sine ulaşamıyoruz o zaman bir adım daha atmamız gerekir. bu da hypothesis ile başlayan üçüncü adıma tekabül eder. yani varsayımlar ile başlarız. bunlara dair çıkarım yaparız ve bilimlerin bilgisine ulaşırız. ama burada da bir sıkıntı var. çünkü bu varsayımlardan yola çıkıyor.yani şöyle ifade edelim "üçgen nedir?" demeden. üçgeni varsayarak üçgenin iç açılarının toplamının 180 derece olduğunu söylüyor. bunun mağara alegorisindeki karşılığı "gözleri parlak ışıktan kamaşır ve asıl gerçeklikleri, ilk anda göremezdi". yani güneşe bakamaz. sadece güneşin gösterdiği nesnelerin sudaki yansımalarını görebilir. şimdi efendim bunu da aşıp son adımı atmamız gerekir. yani "eidos"lara. eidos kavram/biçim demek. yani bir varolanı varolan yapan şeydir. mesela bir sandalyenin eidos'u oturulabilirliğidir. bu "eidos"lar öncesiz, sonrasızdır ve değişmez.[parmenides'in "bir"ine benzer] mesela güzelliğin kendisi ve güzellik ideasını düşünelim. güzellik bozulabilir değişebilir. ama o şeyi güzel yapan şey, uyan zihnimdeki güzel ideası o güzel yok olsa da her zaman varolacaktır ve ifade ettiğimiz gibi bu değişmez. şimdi bundan hareket ile sağlam ve değişmez bir demin bulduk. bunu aklın doğrudan görüsü yani bir "nous(akıl)" etkinliği ile görürüz ve epistemeye ulaşırız. hali ile episteme bir son değildir. sağlam bilgiye ulaşmakta başlangıçtır. mağara alegorisindeki karşılığı ise "güneşe bakabilmesidir ve güneşin aydınlattığı her şeyi görebilmesidir. çünkü güneş "iyi ideası"dır. yani mağara alegorisi böyle de okunabilir. siz kendi okumalarınızı yapınız efendim...

    d
    ü
    ş
    ü Eidos(idelar)-Noesis-Episteme(sağlam bilgi)(4.basamak)
    n
    ü
    l---------------------------------------------------
    e
    n
    l Hypothesis(varsayım)-Dianoia(çıkarım)-Teleute(bilimlerin bilgisi)(3.basamak)
    e
    r
    -----------------------------------------------------
    -----------------------------------------------------
    g
    ö Canlı nesneler
    r Cansız nesneler-pistis(inanma-güvenme)-Alethes Doksa(Doğru sanı)(2.basamak)
    ü Yapma nesneler
    l
    e----------------------------------------------------
    n
    l Yansımalar/Gölgeler-Tahmin/tasarım-Doksa(1.basamak)
    e
    r
    0 ...