Dinlerin kökenlerinin sümerler gelenek ve efsanelerine (sümer dinine) dayandığını (sümer tarihini s.kramer'in de dediği gibi tarihin başlangıcı sayan biri olarak) yaratılış karşılaştırması ile anlayabilmek mümkündür;
YARATILIŞ
SÜMERLER: Herşeyin başlangıcında her yer su iken Tanrıça Nemmu sudan dağ çıkarıyor. Hava Tanrısı (Enlil) dağı ikiye ayırıyor ve üstü GÖK, altı YER oluyor. Bilgelik Tanrısı Enki ve Hava Tanrısı Enlil yeri, bitkiler, ağaçlar ve hayvanlarla donatıyor. Bunları idare edecek tanrılar oluşturuyorlar.
Bilgelik Tanrısı kilden kendine benzeyen (kendi suretinde) şekiller yapıyor. Ana Tanrıça ona üfleyerek şekillere can veriyor. Üflediği şekil insan oluyor.insan yaratılırken Ana Tanrıça, Yer Tanrıçası, Doğum Tanrıçası ve Bilgelik Tanrısı birlikte bulunuyorlar.
TEVRAT: (Tekvin 1. Bölüm) Tanrı 6 günde yeri, göğü, bitki ve hayvanları yarattıktan sonra 6. Gün kırmızı topraktan Adam'ı yaratıyor. (Tevrat da ilk önce Adam diye bahsedilen insan daha sonra Adem olarak geçiyor. Adam yani Adem'in anlamı kırmızı toprak demek.) 6. Gün insanı da yarattıktan sonra Tanrı 7. Gün dinleniyor.
KURAN: (Hicr Suresi) Allah yeri göğü yarattıktan sonra, insanı kuru pişmiş kuru çamurdan, cıvık balçıktan şekillendiriyor. Daha sonra kendi ruhundan üfleyerek insana can veriyor. Meleklere, insana secde etmesini buyuruyor. Şeytan dışında hepsi insana secde ediyor ancak şeytan çamurdan şekillendirip yarattığına secde etmeyi kabul etmiyor.
KADININ YARATILIŞI
SÜMERLER: Sümerlerde tanrıların yaşadığı Dilmun adında bir yer var. Bu yerde ölüm ve hastalık bulunmuyor. Ancak su olmaması nedeniyle Su Tanrısı, Güneş tanrısına yerden su çıkarmasını söylüyor. Güneş Tanrısı yerden su çıkarınca Dilmun'a tanrıların cennet bahçesi deniliyor. Yer tanrıçası cennet bahçesinde 8 şifa verici bitki yetiştiriyor. Bitkilerin şifa verici olması nedeniyle de yenmesi yasaklıyor. Bilgelik Tanrısı bu bitkilerden toplatarak yiyor. Yasağa uymayan Bilgelik Tanrısına kızan Yer Tanrıçası, onu ölüme lanetleyerek cennet bahçesinden ayrılıyor. Bilgelik tanrısı hastalanıyor ve diğer tanrılar Yer Tanrıçasını bularak Bilgelik Tanrısını iyileştirmesi için ona yalvarıyorlar. Yer tanrıçası, hastalıklı 8 organa karşılık 8 Tanrı ve Tanrıça yaratıyor. Hastalıklı olan kaburgayı iyileştiren Tanrıça'nın adı Nin-ti.Nin-ti'nin anlamı; yaşamın hanımı.
TEVRAT: Tanrı'nın bahçesi Aden'de, Adem yaşıyor. Tanrı buraya meyve ağaçları ile birlikte, yenmesi yasak olan bir ağaç dikiyor. Daha sonra Adem'in kaburgasından kadını yaratıyor ve adı Havva oluyor. Havva'nın anlamı; yaşamın hanımı. Daha sonra yılan Havva'ya yasak meyveyi yediriyor ve Adem ile Havva Tanrının bahçesi olan Aden'den kovuluyor.
KURAN: Kuran'da kadının kaburga kemiğinden yaratıldığı ve adının Havva olduğu geçmemektedir. Kuran'da da adı Adn olan bir cennet bahçesi var ve burada yenmesi yasak olan ağacın adı; yaşam ağacı. Muhammed Suresine göre; Adn bahçesinde ırmaklar, kuvvet veren şaraplardan, baldan ve sütten yaratılmış. hristiyanların sünnet olmamalarının nedeni ise imanın şeriattan önce geldiğini kabul edip (ibrahim sünnetten önce iman ettiği için) sünnetin şeriat olduğunu, şeriatın da imandan sonra geldiğini ve hükmü olmadığını savundukları içindir.
------
ek olarak; pek çok müslüman geleneği de, sümerlerden başlamak üzere gelmiş geçmiş diğer medeniyetlerin geleneklerine dayanmaktadır. bunlardan biri de sünnet'tir. eski mısırlı'larca bereket sembolu kabul edilip kutsal sayılan erkeklik organından bir parça kesilerek tanrıya sunulması, ona karşı olan saygı ve bağlılığı göstermekte imiş. zaten muazzez ilmiye çığ'ın ibrahim peygamber- Sümer Yazılarına ve Arkeolojik Buluntulara Göre isimli kitabında bu konudan bahsetmiş ve ibrahim (abraham)'ın tanrısının ibrahim'den ve onun soyundan gelenlerin kendine bağlılığı devam ettireceğine dair anlaşma yapılmış ve anlaşma sembolü olarak da penisten bir parça kesilmesini istemiştir. müslümanlarca da devam ettirilen bu gelenek hakkında kutsal kitapları olan kuran'da tek kelime dahi geçmemektedir.
* işbu entry, başlığı açan yazarın dinlerin kökenlerinin sümer'e dayandığı tespiti üzerine somut kanıt getirmesi açısından yazılmıştır.
