turk genclerinin haklarini aramamasi

entry10 galeri
    ?.
  1. buna genelde "kınayıcı" topluluk diyorlar. örneğin bir fıkra vardır. bir yerde birşey olur, işte japon yardım gönderir, amerika para gönderir vs vs türkiye ye gelince "bu olayı şiddetle kınıyoruz" denir. son 20 senedir bu işler böyle gider. fransa da sözde ermeni soykırımı yasası kabul edilir. 3-5 kişi bile gönderilmez fransaya. ilişkiler tekrar gözden geçirilmez. önce fransa şiddetle(!) kınanır. biraz soğuk davranılır. bu soğukluk da nazlanan gelin kişisi gibidir. sonra olaylar unutulur herşey eski haline döner.

    galatasaray uefa da maç kazanır, her maç gecesi benzine %3 zam gelir. galatasaray kupayı aldığında benzin fiyatları almış gitmiştir. ama duygusaldır türk insanı, başarılarla avunbmayı çok güzel bilir. "bir daha ne zaman görücez uefa yı, ne kadar da mutluyuz uçan kaçan kelebekler gibi" der. sesini çıkarmaz. hep zam yer. depresyon olur. enflasyon yükselir. "tek haneye düşürelim" beyler diyip de makroekonominin temel ilkesini kullanır, alabildiğince vergi verirler. kemerlerde sıkılacak delik kalmaz. ama türk insanı hep duygusaldır. zor koşullarda yaşamayı bilir. ugandada cep telefon konuşmalarına %29 vergi uygulanırken türkiye de %47 dir. ama ne mesajlaşırken ne konuşurken düşünür bunları. altındaki arabaya 100 milyar verir ama aynı arabanın almanyada 60 milyar olduğunu bilmez. bilse de verir "devletime helal olsun" der. kimlerin cebinin dolduğunu tahmin edemez. 20 sene boyunca kemer sıkan, halkının ebesini ve cebini siken bir devletin bu 20 senede ne kadar kar etmesi gerektiğini bu 20 senede kaç tane depresyon atlatılacağını bilmez. hesaplamaya gerek duymaz.

    elektriği kesilir. alıştık der. "hanım televizyonun fişini çek, voltaj yükselince bozulmasın" der. bunu düşünür ama o elektriği sınırsız kullanma hakkının kendisinde olduğunu bilemez. bilmez ki norveç teki insanların 4 sene önceki elektrik kesilecek dendiği zaman verdikleri tepkiyi. mumlar yakılır. sohbete başlanır. sonra elektrik gelir. hayat devam eder.

    en kötüsü, en çok koyulanı da gençlerdir. bizlerdir. üniversitelerinde sıralarında diz çürütüp de sabahladığı gecelerin sayısını bilmeyen, sosyal etkinlşiklerin dibine vurduğu anlarda "bir daha bu yaşlarda olamayacağımı bilmeme rağmen hala geleceğimi düşünüyorum, hayallerimi kuruyorum ve başaracağım" diyen gençler. boğaziçinden, odtü den mezun olup da önüne konulan "haftada 6 gün çalış pazar boş ayda 800 ytl maaş sabah 8 akşam altı" yı gördüğü anda anlar herşeyi. bu ülkenin yaşanacak bir yer olmadığını, insanların duyarsızlığını, zayıflığını anlar. insanlara göre hükümet kötüyse sonuç askerden beklenir. yobazlar gelmez asker vardır çünkü. ama bilmezler ki o yobazlar en çok yobaz olmayanlardan korkarlar. sömürücüler sömürmeyi şerefsizlik sayanlardan korkarlar.

    hayat böylerdir 3 tarafı denizlerle çevrili bu ülkede. ses çıkmaz. bazen ışıklar kapatılır odalarda 1 dakika. bakıp da gülümsersiniz. az da olsa birileri var diye.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük