--spoiler--
garip, ama saatin vuruşuyla, yiten cesareti geri gelmişti. o, kimsenin durup öğrenemeyeceği bir gerçeği mırıldanıyordu ve bu sürdükçe, düşünceler sürekliliğini yitirmeyecekti. önemli olan, sesini duyurmak değildi; aklını koruyarak, insanlığın mirasını sürdürmekti. yeniden masasına döndü, kalemini mürekkebe batırdı ve yazmaya başladı:
geleceğe ya da geçmişe, düşüncelerin özgür olduğu, insanların birbirinden farklı olduğu, ama yalnız yaşamadığı bir zamana, gerçeğin var olduğu ve yapılmış bir şeyin yok edilemeyeceği bir zamana;
tekdüzelik çağından, yalnızlık çağından, büyük birader çağından, çift düşün çağından selamlar!
artık bir ölüyüm, diye düşündü. işte şimdi, düşüncelerini biçimlendirmiş ve belirleyici bir adım atmayı başarabilmişti. her eylemin sonucu, o eylemin içindedir. yazmayı sürdürdü:
düşünce suçu ölüm tehlikesi yaratmaz, düşünce suçunun kendisi ölümdür.
--spoiler--