hallac ı mansur

entry109 galeri
    3.
  1. aydınlanma güç iş, bilgi ağır şey. seyr-i suluk tek başına yürünecek yol değil. hallac-ı mansur ona görünür olanın parlaklığıyla gözleri kamaşmış bir çaylaktı aslında. hakikatin parlak ışığı gözlerini o kadar kör etti ki, bu kadar göz önünde bulunanı etrafındakilerin anlamayışını anlayamadı.

    ene-l hak diye bağırmak cesaret işi değildi yani, cehalet işiydi. pazar yerindekilerin "bu beden zahiridir, ben aslında bütünün zerresiyim, varlığım varlık'a armağan olsun" demek istediğini anlamayacaklarını bilemeyecek kadar "uçmuş"tu. susup hocalarının yanında "hakikat"i nasıl anlatacağını öğrenmesi gerekiyordu, yapmadı. yola girenin ilk aşamasını bile yerine getirmedi, konuşma orucunu tutmadı.

    bilgiyi ilk farkedenin düştüğü büyük hatadan kurtaramadı yani kendini. hazır olmayana aktarılmayacağını düşünemedi. veli olabilirdi, deli oldu. tanrılık iddiasında olduğunu düşünen tanrı koruyucuları da kendi algı seviyelerinin gereğini yerine getirdiler.

    demek ki neymiş; ne kadar anlatırsan anlat, karşındakinin anlayacağı kadarından fazlasını aktaramazsın. yunus emre manyak mıydı, dergahına kırk yıl odun taşıdı.
    23 ...