tiyatro sahnesine ilk defa çıkan oyuncu gibiydim titrek ve çekingen.
küçük bir erkek çocuğunun yolun karşısına geçmesi için yardım edecekmiş gibi tuttu ellerimi;
önce yüzüne değdirdi sonra iri ve dik göğüslerine.
çıplak iki oyuncu olduk sonra;
ojeli tırnakları sırtımda oyuklar açarken,
terim çenemden göğsüne yağmur gibi yağarken,
verdiğim nefes aldığı aldığı nefes aldığım nefes olurken,
sağ bacağımın kasılmasıyla çocukluğum kaygan ve sıcak zeminde yüzmeye başladı.
son çocuk yüzümle gülümsedim bir daha göremeyeceğim ve gençliğime merhaba diyen yüze bakarken.
çocukluğum,
hoşçakal.