woody allen'ın intihar etmekten vazgeçtiği sahne sonrası bir sinemaya girip kendisini filmin büyüsüne bırakması ve söyledikleri harikadır.
--spoiler--
Aklımı oynatmak üzereydim
ve tek bir şeyden emindim.
O evden hemen çıkmalıydım.
Açık havaya çıkıp, kafamı toplamalıydım.
Caddelerde yürüyüşümü çok net hatırlıyorum.
Aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum. Her şey
şiddet dolu ve gerçek dışı görünüyordu.
Uzun süre öylece dolandım.
Saatler sürmüş olmalı.
Ayaklarım ağrıyor ve kafam zonkluyordu.
Bir yere oturmalıydım.
Bir sinemaya girdim.
Hangi filmin oynadığını bilmiyordum.
Sadece biraz kafamı toplayıp,
mantıklı düşünebileceğim ve...
dünyayı yeniden makul bir perspektife
oturtabileceğim bir ana ihtiyacım vardı.
Yukarı çıkıp, balkonda bir yere oturdum.
Çocukluğumdan beri pek çok kez izlediğim
ve her izleyişimde de bayıldığım...
bir film gösteriliyordu.
Ve ben perdede bir kez daha
bu insanları izliyordum.
Kendimi filmin büyüsüne bıraktım.
Kendi kendime " Nasıl olur da intihar
etmeyi düşünebilirsin?" demeye başladım.
Bu aptalca değil mi?
Şu perdedeki insanlara bak.
Gerçekten çok komikler.
Ayrıca ya en kötüsü doğruysa, ne olacak?
Ya Tanrı yoksa ve yaşayacağın tek
hayat bundan ibaretse ne olacak?
Bu tecrübenin bir parçası
olmak istemez misin?
Boş versene! Her şey de can sıkıcı değil ki.
O an karar verdim:
Asla alamayacağım cevapları arayarak...
hayatımı mahvetmek yerine, biteceği
güne kadar yaşamın tadını çıkaracaktım.
Peki ya sonrası? Kim bilir?
Belki vardır bir şeyler. Kimse bilmiyor ki.
Belki" hayata tutunmak için yeterli bir
dayanak olmasa da, elimizdekilerin en iyisi.
Böylece arkama yasladım ve
gerçekten zevk almaya başladım...
--spoiler--