metafiziğin bir bilim olarak olanaklı mıdır sorusu ya da metafiziğin insan usuyla kavranabilmesi sorunu kant ın temel araştırma konuları arasında kendine önemli bir yer edinir. insan aklı öyle sorularla karşı karşıya kalır ki, bu sorular karşısında insan usu, kendi doğası tarafından verilen bu sorulara cevap bulmaya çalışır fakat veremez ; çünkü bu soruların işaret ettiği noktalar insan yeteneklerini aşan noktalardır. usun metafizik araştırmalarında böylesine bir bulanıklık yaşaması ya da zaman zaman çelişki içine düşmesi; temelde yatan sorunları görünememesini bildiği halde bunları ortaya koymakta aciz bırakır çünkü usun dayandığı(yararlandığı)ilkeler insanın sahip olabileceği tüm deneyimlerin ötesine geçtiği için deneyimden gelen verileri tanımazlar. dolayısıyla metafizik sonu gelmez çelişkilerin kavga alanı olarak dile getirilebilir.
kant metafizik ve doğa bilimleriyle olan ilişkisini şöyle dile getirmiştir: metafizik, burada ona ilişkin olarak vereceğimiz kavrama göre, tüm bilimler arasında kısa bir zaman içinde ve küçük ama yeğin çaba ile bir tamamlanmışlık düzeyine erişme sözü verebilen biricik bilimdir. kant bu ayrımdan hareketle metafiziğin ve fiziğin neslerini a priori olarak belirlemeleri gereken iki bilim olarak görür. buradan hareketle de metafiziğe tamamiyle arı derken, fiziği ise kısmen arı görür çünkü fiziğin us haricinde yararlandığı başka bilgi kaynakları da mevcuttur. metafiziğin ustan yararlanan bu yalıtılmış tavrıyla birlikte kendini deneyimden öğrenmenin üzerine yükseltir. bilindiği üzere metafizik diğer bilimler olmadan kendini var edebilmiş, diğer tüm bilimler ise metafiziğin gölgesi altında gelişmiştir fakat böylesine bir durumda dahi metafiziğin tarihsel süreci ona yani metafiziğe bir ışık tutmak adına , bilimin güvenilir bir yol olmadığını gösterir. yani bunun oluşmasının temel nedeni usun belli bir noktadan ileriye geçememesidir. kant doğa bilimlerinin apriori bilgilerinin deneyimle karşılığı bulunduğu noktalarda bile yetersiz kalabildiğini düşünmüştür.
kant a göre biz insanlar yalnızca deneyim sahibi olabileceğimiz şeyler hakkında fikir edinebilir, onları bilebiliriz. bilgimizin maddesi yalnızca duyumlardır. kant aynı zamanda evrensel ve zorunlu bir bilginin sadece deneyim yoluyla elde edilemeyeceğini savunur çünkü duyumlar bizim bilgimizin yardımcı koşullarını, materyallerini şekillendirir. çünkü bizler ideaların düzeninin evrensel ve zorunlu bir bilgisine sahibiz. bilgilerimizin kapsamını deneyimle sınırlandıran kant, anlak ve onun deneyimlerini düşünür, onları onun doğasına göre kavrar bunu da ussalcılıkla elde eder. fakat buna karşı olarak onların kendi içindeki şeyler vardır ve sıkıntı tam bu noktadır, bizler bunları yalnızca düşünebiliriz, görüngülerde algılanan olgular gibi onları kavrayamaz karşılıklarını bulamayız.
sonuç olarak kant gerçek ve evrensel olan bilginin peşinden gider, bu bilgi aynı zamanda da zorunlu bilgidir. o, bu bilgiye fiziğin ve matematiğin sahip olduğunu düşünmekte olup; evrenbilimi, tanrıbilimi ve ruhbilimini kuşatan ussal bir bilimin olanaksızlığını ortaya koymuştur. deneyimlerin aşılamaması ya da kendinde şeylerin a priori bilgisine sahip olamayışımız metafiziğin bilimsel olarak olanaksızlığını ortaya koyar. bizlerin herhangi bir algılanamayan a priori bir bilgiye ya da evrensel ve zorunlu bilgiye sahip olamayacağımız açıkça görülmektedir. bizler yalnızca fenomenal düzenin bilgisine sahip olabiliriz. sonuç olarak kanta göre metafiziğin bir bilim olarak olanaklı olmadığını söylemek mümkündür. * ve **