birinin dalgalı sarı saçları var, balık etli, iri göğüslü; diğerinin kıvırcık siyah saçlarına mavi gözleri refakat ediyor, göğüsleri avuç içi kadar mutluluk muştuluyor. sarışının yüzünü seçemiyorum, diz çökmüş kıvırcık saçlının arkasında yalnızca uzun parmaklarını görüyorum, diğerinin vücudunda geziyor usulca. mavi gözlü dilber bana dönmüş, kolları yatakta, kedi gibi bana bakıyor. komutlarım eşliğinde sevişiyorlar. "müdahale etmeseydim, akışına mı bıraksaydım" diye düşünüyorum. derken dudaklarını yalayarak adeta beni bu günah ortamına davet ediyor. hemen doğrulup yapışıyorum bal dudaklara, yüzümde ıslaklığı hissediyorum, ellerim bir süre belinde dolaştıktan sonra vakit kaybetmeden yuvarlak ve yumuşacık kalçasına doğru yol alıyor. kulağına yaklaşıyorum sonra; "götünden sikmek istiyorum seni" diyorum. "nideen?!" şeklinde bir karşılık alıyorum. fakat bu ses?! bu ses bir kız ait değil. bu... sırtımda bi el sonra... yavaşça dönüyorum, gözlerim açıyorum. 2,5 yaşındaki yeğenim yatağın kenarında sırıtıyor. "kak aytık, şabah oodu bak" diyor pencereyi işaret ediyor. derken kapının önünde dikilen yengemle göz göze geliyorum. benim yarı açık gözlerim, onunkilerse fal taşı gibi... umarım diyorum, umarım sayıklamıyordum. yatağa sürtünüyor muydum peki? o esnada siliyorum yanağımdaki salyaları. yer diyorum, tam şu an yarılmayacaksın da ne zaman yarılacaksın mına koyim?