ben bu yazıyı sana yazdım

entry31070 galeri video218
    8207.
  1. YAŞAM KAVGASI
    Sizlere bu satırları yazarken bir hastane odasındayım... Çok sevdiğim bir aile büyüğümün yaşam ve ölüm arasında ki savaşını, ellerim bağlı seyrediyorum... Çevrem de, vücudunda kablolarla hayata sımsıkı sarılmış, acı çeken bir sürü hasta beden... Değil; yürüyüp, koşmak... Su içmeye bile muhtaçlar...
    Bir yanımızda yaşlı kurt mütahit Mehmet amca... Tek böbreği ile hayata direnirken dün akşam kalbi durmuş... Şimdi solunum cihazına bağlı yatıyor öylece... Ama biraz yaramaz... her ne kadar kalbi yorulmasın diye kıpırdamaması gerekse de; o, kıpır kıpır * O hareketlendikçe, makine "mehmet amca yaramazlık yapıyor" diye ötmeye başlıyor... Bütün gece soğuk bir "dııttt dııttt" sesi... Yanına gidiyorum, elini sıkıca tutup size yazdığım hikayelerden bir potrpori yapıyorum... Sakinleşiyor.. Allah yardımcıı olsun...
    Bense komser Ali'şin biricik aşkı Nesrin'in yanındayım... Cicoşum... Cici annem... Kalp, şeker, tansiyon ne arasan var... Size dünya üzerinde ki bütün ülkelerin yerini gösterip; tarihi, kültürel, sosyoekonomik vs bütün özelliklerini anlatıp, tarihten siyasete, dinden spora her şeyi konuşabileceğiniz Cumhuriyet Kız Meslek Enstitüsü mezunu Nesrin Kurtuluş.... Hükümet gibi kadın derler ya... Tam da öyle işte... Müthiş bir hafıza... Ayaklı Kütüphane... Yaşayan tarih... Bundan bir kaç sene önce azrail'e çelme takıp hastaneden çıktığında, o haliyle bile giyimi kuşamını dikkat eden, Cumhuriyet ve Atatürk kadını... Çocukluğum idolü...
    Hadi cicoş, bir son dakika golü daha at! Azrail'e bir çelme daha tak! O neşenle, azminle, hayata bağlılığınla bir kez daha ayağa kalk!!!
    Derken...
    Hoooppp karşı yataktaki hasta, 47yaşında kanserden ex oldu... Yaşam ve ölüm arasındaki çizgi bu kadar incemiydi?... Şimdi odayı terk etmemiz gerekiyor... Allah onun ruhuna rahmet, kalanlara sabır versin..
    Sizin hiç su içmeye gücünüz olmadığı oldu mu? Ya da kuruyan dudaklarınızı bir parça pamukla ıslattıkları? Krize girdiğiniz her hangi bir anda, başınızda hayatınızı kurtarmaya çalışan doktorlara "boşuna uğraşmayın! ben artık gidiyorum..." dercesine baktığınız?
    Biliyorum bu hafta içinizi çok kararttım... Belki de elime bir matkap alıp, ucunu kafa tasınıza dayayarak acımasızca beyninizi oydum! Ama probleminiz her ne olursa olsun, hayatın yaşamaya değer olduğunu başka türlü vurgulayamazdım size...
    insan buralarada olunca bir kez daha anlıyor yaşamın değerini... Sevdiklerinin kıymetini... Ailesiyle beraber şen şakrak bir sabah kahvaltası daha yapabilmek ya da akşam beş çayında hoş muhabbet... Para, pul, kariyer, güzel kıyafetler, şık restaurantlar... Hepsi boş... Hepsi yalan... Siz siz olun hayata sevgi ve saygıyla bağlanın... Özellikle; sizi dünyaya getirmek için canını, canının acımasını hiç saymış annelerinize... Özellikle; size saygı da kusur etmemiş kız kardeşlerinize... Özellikle, sizin mutluğunuz için işine, eşine, evine, çocuklarına ömrünü hibe eden; bu uğurda, hiç düşünmeden mükemmel kadın olabilmek adına kendi arzularını feda eden eşlerinize...
    Emin olun ki; FiZiKSEL ya da PSiKOLOJiK şiddet yaşamadan yaşatmadan... Dargınlıklar, kırgınlıklar olmadan... Dünya sevince daha bir güzel ;)
    not: 3 aralık 2011 cumartesi günü saat 15.00'da cumhuriyet meydanındaki eski tamirhane binasında Sayın Belediye Başkanımız, izmir Baro Temsilcimiz ve Sayın prof. dr. Tülay ÖZÜERMAN'ın katılımı ile "Cumhuriyet Aydınlığında ATATÜRK ve TÜRK KADINI" paneli yapılacaktır...
    Ayrıca, 25 Kasım Cuma günü saat 14.00'da Urla Kadın Danışma ve Dayanışma merkezinde; Urla Kent Konseyi Kadın Meclisimizin, çalışma gruplarını belirlemek adına toplantımız vardır...
    Varlığınızın varlığımıza, güç vermesi inancıyla katılım ve desteklerinizi bekliyoruz...
    Tüm Anne ve geleceğin Anne adayları önünde saygı ile eğiliyorum...
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük