fena hem de çok... artık dünyadan yeni bir yer beğenmek zamanı gelmiştir.hatırıma bütün teferruatıyla , kokusuyla birlikte gelen mide bulandırıcı an . Diş etlerinden damağına oradan da diline doğru yürüyen ekşimsi bir tat , gözlerinin şakaklarına yakın taraflarındaki karanlık hissi , odadaki bütün o sessizlik , toz ,kararan bulutların sezgisi , bütün o sessizlik vaziyeti , zamanın doğrusal dalgalanmasında sekteler ve saatin bu noktadaki işlevsizliği üzerine düşünürsün sadece . yalnızlık , bağımsızlığı da hapsetmiştir kümesine . şüphesiz ki kendini matematiksel büyüklüğü mesafelerle nicelendirilemeyecek bir zamanın yalnızlığına raptiyelemekten başka çare yoktur.