ortak paydası ne olursa olsun her topluluk içinde mal bireyler illa ki olacaktır. sonuçta hepimiz insanız ve hiç birimiz kusursuz değiliz. bireyler olarak dahi kusursuz olamazken bu bireylerin oluşturacağı bir topluluk nasıl kusursuz olabilir ki. nasıl ki bir müslüman ya da bir hristiyan mal olabiliyorsa keza bir ateist de onlar gibi mal olabilir.
inancı her ne olursa olsun hiç bir kimse başkasının inançlarını aşağılamaz. ancak eleştiri hakkı ise bakidir. kutsal diye her hangi bir düşünce, inanç her ne olursa olsun eleştiriden muaf değildir. zira eleştiri özgür aklın eylemidir, düşüncedir. her insan da düşüncesini dile getirebilmekte özgürdür. mesele bu düşüncelerin dile getiriliş tarzıdır. insani vicdan süzgecinden geçirilmediği taktirde düşünceler ve eylemler can yakıcı olabilirler. gerçekler acıdır klişesinin arkasına saklanarak empati kurmadan lönk diye konuşmak insafsızlıktan öte değildir.
bir ateist olarak pek çok dindar arkadaşımla bu tür konularda defalarca konuştuk. değişen bir şey oldu mu, tabi ki hayır? müslüman gene müslüman, ateist gene ateist kaldı. zira önemli olan kendini ifade etmek idi. ve işin güzel tarafı her iki tarafta kelimeleri seçerek, sözlerini tartarak, karşı karafın düşüncelerine ve inançlarına saygı duyup hassasiyetlerini göz önünde tutarak kendini ifade edebildi.
fakat maalesef görünen şu ki, söz konusu hadise sanal ortama taşınınca, tanımadığın, bilmediğin insanların hassasiyetleri maalesef pek de umrumuzda olmuyor. empati yeteneğimizi neredeyse tümden kaybediyoruz. birbirimizi kör, odun olmakla suçluyor, kendi inandığımızın mutlak doğru olduğunu, karşıt tarafın ise tamami ile boş olduğunu ilan ediyoruz. karşımızdakininde bizler gibi insan olduğunu unutuyoruz, zira karşımızda biz konuşurken gözümüzün içerisine bakan bir birey yerine donuk bir ekran var.
bu hoşgörüsüzlük ve tahammülsüzlük bizlere hakaret etme hakkını veremez. bu her birimiz için geçerlidir. unutmamalıyız ki muhammed'i kabul etmek ile etmemek ile arasındaki sınır ne kadar belirgin ise hakaret etmek ve etmemek arasında ki sınır da keza o kadar belirgindir.
