aslında, nitelikli korku filmi çekememekle bağdaşıyor. türkiye'de bu tarz derin bir yayın ortamı da yok. hani çok fazla adından söz ettiren edebi romanlar vs. de çıkmıyor. aklıma ahmet ümit geliyor herkesin bildiği gibi. üzerine yeni pek isim de konmuyor.
polisiye filmlerin özgün tavrı kadar içerisindeki gizemi/ sırrı baştan belli etmemesi sonunun farklı görüşlere açık olması da belli bir kültür jargonun benimsenmesiyle mümkün olabiliyor. edebi hayattaki boşluk sinemaya da yansıyor bakış açısına da yansıyor. valla henüz elimizde eğreti duruyor polisiyeler. korku filmleri de güzide bir klişe olarak böyledir de yakın zamanda vizyona girecek kaybedenler kulübü 'nden tanıdığımız tolga örnek 'in labirent i bu tarza yeni bir soluk verecek mi bakıp göreceğiz.