--spoiler--
Kaşif Kozinoğlu, ''Düşünüp yaratacağız'' başlıklı mesajında; ''Türkiye'yi ivedilikle derin çizgilerle ikiye bölecekler, Türk'ü ve Kürt'ü birbirine karşı konumlandıracaklar''; diyor. işte o yazı: ''Acı çekelim istediler. Yıllarca sessiz hazırlanmışlardı. Ama bir tek biz acı çekmiyoruz ki. Çünkü biz söz konusu hazırlanışı ilk fark edenlerdeniz. Raporlarımızı defalarca yazdık ve devleti ikaz ettik. Bizi pek de önemsemediler. Onun için biz değil, şu anda bizi dinlemeyenler acı çekiyor. Çünkü onlar bugünlerin geleceğine hiç inanmamışlardı... Biz hep korkmadan yaşadık. ikazımızı yaptık, olmadı! Şimdi ikaz vakti de geçti. Sadece bir gün halkımıza bir kez daha bakacağız. O gün de tehlikeyi anlamamışlar ise bu kez hiç zaman kaybetmeden tarihte eşi görülmemiş bir mücadeleye ivedilikle başlamamız gerekecektir. Yaşayacaklarını görünce halkımız, 'Ne kadar körmüşüz'; diyecek ancak bizim bunları dinleyecek, ahlayıp vahlayacak vaktimiz bile olmayacaktır. Bizim buradan yapabileceğimiz daha çok şeyimiz vardır. Düşünüp yaratacağız... Ölümden kaçınmadan, mücadelemizi devam ettirebilmek adına hayatımızı yaşamanın peşinde olmalıyız/olacağız. Üreteceğimiz girişimlerle onları kurdukları tuzakta sıkıştırmalıyız sıkıştıracağız. Şu anda sıkıştıklarını ve panik içerisinde koşuşturduklarını, kapattıkları çıkışı aradıklarını görüyoruz da halkımızın gördüğünü pek zannetmiyoruz... Ama Türkiye'de yaşıyorsanız bundan kaçamayacaksınız! Bu sihirli günde gereğini yapamazsanız, geleceğinizi kurtaracak tek eyleminizi de boşa harcamış olacaksınız. Yani silahınızda bir mermi kaldı. Şu ana kadar hep boşa attınız. Bunu da boşa atarsanız VURULACAKSINIZ! O zaman reddedilen ihtişam ve ıstıraplı ruhtan kimin karlı çıkacağının hiç de önemi yok. Zira kesin siz kaybetmiş olacaksınız. Türkiye'yi ivedilikle derin çizgilerle ikiye bölecekler ve Türk'ü, Kürt'ü birbirine karşı konumlandıracaklar. Maneviyatımız iyiliğin Allah olduğunu söyler. Ancak bunlar Allahsız! Bunlar bencil, bunlar kötüdür! Balta girmemiş ormandan fırlayan vahşiler gibi saldırıyorlar. Ancak bu halk onları ''dünyanın arzına'' hapsedecektir. Bunu da çok iyi biliyorlar. Bu manada eylemlerinde etiği ve doğruyu hiç aramayın. Bizi yok ederken kullandıkları servet, bizim servetimiz. Bizi lanetlerken kullandıkları değerler, bizim değerlerimiz. Bizi hapsederken mahvettikleri yargı da bizim yargımızdır. Aklı inkâr ederken kullandıkları dil de ne yazık ki bizim dilimizdir. Onlar sizi tarihin hiç görmediği bir karanlığa sürüklüyorlar. Onların amacı bilim öncesi çağa dönmek değil; konuşma öncesi çağa dönmek! Bir serapla aldatmaya çalışıyorlar. Bu modern yaşama ulaşan bizleriz. Onlar değil... Geleceğimizin üstünü çizdirmeyiz. Konuşma hakkımız varken, ne olduğunu bildiğimiz bir insanın iki dudağı arasına kendimizi esir etmeyiz. Çünkü doğrular, var olan her şey için geçerlidir.''*
--spoiler--