--spoiler--
elden ele dolasan kagıt uc gun sonra mutfakta bulunacak ve bir dua oldugu sanılıp duvara asılacaktı. bu duvarda yarım asır bekleyip sararıp solduktan sonra, kefeli'nin ispanya'ya hicret eden torunu tarafından yadigar olarak alınıp bir kitabın arasına konacaktı. heyecanlı bir sovalye romanı olan bu eser sevilla'da, topraklarını kaybetmis bir derebeyinin kutuphanesinde okunmadan on yıllarca bekleyecek, bir mirasyedi tarafından getirildigi ingiliz ilindeki bir mezatta otuz uc somurge altınına musteri bulacaktı. basit bir sovalye romanı icin bunca parayı kıyan kisi, kitabı on yedinci yas gununu kutlayan kuzenine hediye ettiginde, hayatın anlamını arayan delikanlı bu romanın en heyecanlı yerinde, vaktiyle kubelik adında biri tarafından karalanan o kagıdı bulacak ve bu yazıların sırrını cozmek icin okuz gecidi'nde sarkiyyat tahsil etmeye karar vercekti. gel gor ki otuz ucuncu yas gununde bir ask icin intihar eden bu sarkiyatcının odasına giren yetkililer, olumunden kimsenin sorumlu olmadıgını belirten ve merhumun imzasını tasıyan sararmıs kagıdın arkasını cevirdiklerinde arap ve fars harfleri kullanılarak yazılmıs o malum yazılara rastlayacaklardı. esrarı aydınlatmak icin, bilgeligin yedi sutunu adıyla nam salan bir eserin yazarına bu kagıdı goturduklerinde ise, bu zatın, ona altı yıl onceki dogumgunu partisine, yası sekseni asmıs mezatcılara, olum dosegindeki mirasyediye, ve kefeli ailesinin ince hastalıga tutulmus son erkek ferdine ulasması kolay olmayacaktı. uzun bir deniz yolculugundan sonra gemisi galata onunde demirleyecek ve o gece kubelik'in bu garip seyleri yazdıgı meyhanenin yerine dikilen devasa binanın onunde, uzun boylu, cekik gozlu, koltugunun altında bir kitapla kendisini bekledigini gorecekti.
--spoiler--