Söndü günün yıldızı;
indi mavi denize kara bir duman
Hışırda, çırpın, uysal yelken
Dalgalan, karanlık okyanus, dalgalan.
Görünüyor işte uzaklarda,
Güneşin hiç batmadığı büyülü diyarlar;
Gönlüm akıyor oraya coşkuyla, tasayla,
Ve kıpırdanıyor içimde anılar...
Gözlerim yaşlarla doluyor yine;
Kaynıyor ruh ve donuyor birden;
Tanıdık bir hayal uçuyor çevremde;
Anımsıyorum her şeyi acı çektiren, mutlu eden,
Anımsıyorum çılgın aşkı geçmişteki,
Arzuları, umutları, kırılıp aldanan...
Hışırda, çırpın, uysal yelkenim
Dalgalan, karanlık okyanus, dalgalan.
Uç gemi, götür beni bilinmezliklere
Ürkünç oynaklığında güvenilmez denizlerin,
Yeter ki uzaklarda olayım
Hüzünlü kıyılarından, dumanlı ülkemin,
Orada ilk kez tutuşturmuştu
Tutkuların alevi beni,
Esin perileri gizlice gülümsemişlerdi,
Ve erkenden erişmişti fırtınalarda
Orada benim yitik gençliğim,
Hafif kanatlı sevinç beni orada aldatmıştı
Orada acıyla dolmuştu kalbim.
Ve ben, yeni izlenimler arayıcısı,
Kaçtım sizden, yurdumun kıyıları,
Sizlerden de, zevk avcıları,
Bir anlık dostları, uçucu gençliğin;
Ve sizler, günahlarımın sırdaşları
Kendimi aşksız feda ettiklerim,
Huzurumu çalan, ünümü, ruhumu, özgürlüğümü,
Unuttum sizleri de gizli ve
Sadakatsız dostları altın ilkbaharımın...
Fakat iyileşmedi yine de
Kalbim eski yaralardan, aşkın derin yarasından...
Hışırda, çırpın, uysal yelkenim
Dalgalan, karanlık okyanus, dalgalan...