a thousand splendid suns

entry80 galeri
    42.
  1. 1960’ların sonu . afganistan, sovyetlerin etkisi altında. bir tarafta komunizmin diğer taraftaysa şeriatın kol gezdiği bir dönem. sovyet işgalinden sonra ortaya çıkan taliban’ın sert , acımasız yönetimi. ve yaşanılan onca sıkıntı içerisinde yolları kesişen iki ayrı dünya ..leyla ile meryem’in hayatları konu ediliyor romanda. 1960’lardan 2003’e deyin uzanan roman khaled hosseini’nin uçurtma avcisi’ndan sonraki 2.kitabı.

    leyla , meryem , tarık, nana, raşit, celil. ..

    bir harami geliyor dünyaya . adı meryem. daha küçük meryem, haraminin ne manaya geldiğinden bihaber , ayda yılda bir onu ziyaret eden babasıyla geçirdiği güzel dakikalar yetiyor kendisine. meryem bir haramidir ve 1970’lerin afganistanın’da, ona dayatılan yaşama boyun eğmek zorunda kalır ve babası yaşında bir adamla evlendirilir.
    kadınların hor görüldüğü, saçma ve utandırıcı vahşetin içinde adeta bir kardelen gibi büyümeye çalışan leyla var şimdi karşımızda. daha modern bir anne babaya sahip olan leyla, meryem’den farklı bir yaşam tarzına sahip ve dünyaya bakış açısı meryem’e göre daha umut dolu. lakin yaşanılan o buhranlar neticesinde hayatı alt üst olan leyla’nın yolu, meryem ile kesişir.

    “pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, bir kadını gösterir. her zaman. bunu hiç unutma meryem….seninle benim gibi kadınlara hayatta yalnızca bir, tek bir marifet gereklidir, o da zaten okulda öğretilmez. o da tahammül. sabretmek. katlanmak. sahip olduğumuz tek şey bu yeteneğimizdir…. bir erkeğin kalbi fesat, habir bir şeydir, meryem. bir ananın rahmine hiç benzemez. kanamaz, sana yer açmak için genişlemez.”
    ….

    “daha çok küçüksün, biliyorum, ama bunu şimdiden anlamanı ve iyice öğrenmeni istiyorum. evlilik bekleyebilir, eğitim beklemez. sen çok, çok zeki bir kızsın. gerçekten öylesin. istediğin her şey olabilirsin, leyla. seni tanıyorum. ayrıca, bu savaş bittikten sonra afganistan’ın erkekler kadar, belki daha da çok, sizlere gereksineceğini biliyorum. çünkü bir toplumun, kadınları eğitimsiz olduğu sürece başarıya ulaşma şansı hiç yoktur, leyla. hiç yoktur.”

    kitabı okurken, hep bir sonraki sayfayı düşünmekten alamadım kendimi. kitaptan yaptığım alıntılara yorum getirmek haddime değil. okurken kafanızda birtakım cevaplar bulacaksınız ve yaşanılan hayat, katlanılmak zorunda kalınan ceremeler, gözlerinizin dolmasına yeterli olacak. leyla’yı hayal edeceksiniz, sarı buklelerini. meryem’i.. .uzun, esmer suratını, ürkek bakışlarını… nana’yı, sözlerini, haklılığını, kırılmışlığını… azize’yi düşüneceksiniz, zeka ile parıldayan gözlerini, kekemeliğini. zalmay… yuvarlak, kıvırcık kafası… tarık’ın geniş alnı, yakışıklılığı, sadakati, anlayışı, sonsuz sevgisi. celil’in pişmanlığı, raşit’in gaddarlığı, kahpeliği ama bunlara rağmen içinde sakladığı yıkıntıları...
    roman, yalın bir dille , olaylar 3.kişinin ağzından anlatılmış.

    sinema’ya da uyarlanacak olan kitap, birçok ülkede ses getirdi. okunmasında fayda var. filmini de sabırsızlıkla bekliyorum.
    0 ...