charles bukowski' nin çekim aşamalarını hollywood kitabında anlattığı ve senaryosunu bizzat yazdığı film. genel olarak başarılı. özellikle mickey rourke role gayet güzel oturmuş. fakat yine de daha az yakışıklı, bukowski' nin kendini tarif ettiği gibi ''maymun gibi bir surat, kısık gözler, iğrenç bir görüntü'' sahibi bir oyuncu olsaymış ya da mickey rourke' a böyle bir makyaj yapılsaymış daha gerçekçi olurmuş. ki zaten bukowski' de sean penn' in oynamasını istemiş ama olmamış.(sıkı bir bukowski fanı ve funclub' ının başkanı olan sean penn filmde oynamak için sadece 1 dolar ücret istemiş fakat verilen sözler yüzünden olmamıştır. bunun yanında mickey rourke metalik bir rolls royce temin etmezseniz oynamam diyerek şart koşmuş.)
---spoiler---
filmi beğenmeme rağmen biraz daha karanlık ve kasvetli tasvir edilmesini beklemiştim. zira senaryoyu bizzat chinaski yazdığı için. yoksa daha sonra çekilen factotum ile kıyaslanınca bu film ışıl ışıl parlıyor. daha çok factotum ve ölüler böyle sever kitabında bahsettiği sahneler var. tabi biraz deforme edilmiş ve hollywood işi yapılmış. mesela filmde cinselliğe çok az değinilmesi klasik buk tavrindan oldukça farklı.
bunun yanında filmde chinaski deli, ayyaş ama insan canlısı bir karakter gibi çizilmiş. replikleri ile bunu yalanlıyor olsa da bara girdiğinde ve birçok sahnede arkadaşları ile diyaloğu oldukça iyi. tabi kitaplarında hiç te böyle değil.
bir kaç anektod vermek gerekirse filmde bir sahnede mickey rourke yeşil palmiyeli bir gözlük takar. hollywood kitabında yönetmen başrol oyuncusunun böyle bir şey istediğini söyler. bukowski ise ''hiç bir california' lı öyle boktan bir şey takmaz'' dese de kabul eder. yine aynı şekilde faye dunaway bacaklarını göstermek ister ve bukowski onların isteği üzerine bu sahneleri yazar. bununla ilgili de kendisi için ''sonunda nehir kıyısında kıçını satmaya başladın işte'' der. yani sistemin onun saflığını bozmasından dem vurur.
barmen ile diyalogları ve kavgaları ise filmin en güzel yeri olmuş. geri dönüş ile biten filmin havasına uygun.
tabi başlarda bukowski' nin barda göründüğü sahne ilk tanışma ve aşık olma sahnesi olduğundan oynamayı kendisi istemiştir.
tüm bunlara rağmen bukowski bu filmin senaryosunu yazmayı kabul ettiği ve bu işe giriştiği için pişman olmuş. kitaplarındaki yalın anlatım ve çarpıcılığı yakalayamamaktan korktuğu için olsa gerek. filmi zleyince de bu korkusunun haklı olduğunu anlıyoruz.
son detay mickey rourke' un çene çıkığı şeklinde görünmesi elbette bukowski' nin ağız yapısını taklit etmesinden geliyor. ve başarılı. ama yürüyüş sitili çok abartılı buldum.
bukowski born into this isimli belgeselini izlerseniz sanırım daha detaylı bilgi alabilirsiniz.
---spoiler---
genel olarak güzel filmdir. bukowski hayranları için izlenmesi elzemdir.