lolita

entry93 galeri
    60.
  1. roman artı filminin etkisiyle literatüre kazandırılan kelime. tıpkı (bkz: la dolce vita) gibi. neyse bilindiği üzere filmin iki versiyonu var. kubrick ve lyne. kitabı okumayan ama iki versiyonu da izleyen biri olarak kubrick' inkini değerlendirmeyi tercih ediyorum. lyne versiyonu fazla demagojik ve tepkiye muhtaç geldi. tabi jeremy irons' un oyunculuğuna diyecek yok. hatta james mason' dan başarılı bence...

    ---olası spoiler ibaresi---

    yine uyarlama bir senaryo ile (ki nabokov bizzat senaryolaştırma aşamasına dahildir) karşımıza çıkan kubrick lolita' da yine bir karakterin dönüşümünü veriyor bize. filmin ince ince işlenmiş dramatik yapısı ve grotesk atmosfere diyecek yok. ve biz bir çok olay örgüsünün yanısıra humbert' ın düşüşünü izliyoruz. zira kendinden emin bir profesör olarak başlayan hum filmin sonunda şımarık küçük bir kızın oyuncağı olmuş durumda ve dahi hayatını harcamakta...

    çekildiği dönemdeki sansür uygulamaları nedeniyle kubrick filmde hep ucuna kadar getirip bırakma şeklinde ilerlemiş. bu bir yandan da izleyici ile interaktif bir ilişki kurma çabası. godard' ın dediği gibi aslında oyuncu yapmıyor filmdekini, izleyici onun yerine yapıyor gibi birşey. hasılı lolitanın ''seninle küçük bir oyun oynayalım'' deyip hum' ın kulağına fısıldadığı ve sahnenin karardığı sekansta aslında sapkın düşünceleri(eğer var ise) kuran sizsiniz deniyor. hitchcock' unrear window' da bizi maruz bıraktığına benzer bir yöntem. bir taşla iki kuş ve filmi yargılamadan önce bir aynaya bakın deme şekli. hoş...

    kubrick yine de tedbirli davranıp filme belli belirsiz bir melodramatik hava vermiş. ciddiyeti azaltan bu hava özellikle sellers' ın sahnelerinde grotesk bir kimliğe bürünüp psikopatiyi arttırıyor.

    filmin en hoş sahnelerinden biri hum ile ''yeni'' eşinin yatakta iken kadının lo' yu yatılı okula gönderme kararını açıkladığı sahne. bu sahnede kubrick humbert karakterini eşi ile lolita arasına koyuyor. bir seçim şansı. humbert yatağın diğer yanına döndüğünde ise silah ile karısı arasında kaldığını görüyoruz. ki bu da başka bir seçim şansı. bu sahnenin dramatik analizi bizi filmin gidişatı hakkında uyarıyor zaten. ama dramatik yapı anlamında filmin en başarılı sahnesi bence...

    peter sellers ile ilgili çok bir şey söylemeye zaten gerek yok. yine ve dahi yeniden insanüstü bir performans. öyle ki sellers' a bir yan rol vermek mümkün değil bence. çünkü sellers yan rolde bile öyle sivriliyor ki başrolü gölgede bırakıyor.

    filmin açılış sekansındaki quilty(sellers) bölümü filmin görsel ve anlatımsal olarak en orijinal yeri. burada quilty' nin tavırları öyle absürd ki gerçekliğine inanamıyorsunuz. quilty filmde ve romanda gerçek bir karakter olarak çizilmiş olsa da buradaki çift yönlü ezoterik anlam oldukça açık. film boyunca içindeki karanlık yanı keşfeden humbert en sonunda ona yenilir. burada bir günah çıkarma söz konusudur. alegorik biçemde humbert kirli alter egosunu öldürerek kendini aklar. ve bu sahnede son kurşunun tabloda girdiği yer bize kendi kirli yanını öldürürken aslında tüm hikaye boyunca uğraştığı lolita ile ilişkisini bitirirdiğini gösterir. bu sahnedeki olağanüstü ışık kullanımı, sellers' ın grotesk oyunculuğu, hafifçe film noir havasının verilmesiyle birlikte kubrick sinemasının belki de en iyi sembolizmi vardır. ilk defa kubrick' e görsellik dışında saygı duyduğum film oldu bu sebepten. tabi yine kitabı bilmemem ve nabokov' un kitabı bizzat senaryolaştırması bunda ne kadar etkin olduğu konusu bu durumu etkiliyor.

    bir spartacus ile karşılaştırdığımızda bu film ışıl ışıl. konunun biraz ağır akışı belki bazılarını sıkabilir. ama benim en takdir ettiğim kubrick yapımlarından biri. zira anlatacak bir hikayesi olmayan bir yönetmen kubrick. çektiği tüm filmlerin uyarlama olması dolayısıyla konunun kendi anladığı ölçüde filmin başarılı olma şansı artıyor. konuyu biraz dağıttık galiba ama neyse...

    hamiş paths of glory ve dr. strangelove ile birlikte kubrick filmografisinin köşe taşlarından biri. yananlatım ve alt metinler ile çözümlemek için iyi bir örnek. tüm bunlara rağmen kubrick' in görsellik açısından tanrısal ama anlatacak bir hikayesi olmayan, dolayısıyla auteur olamayan bir yönetmen olması, iş bu sebepten asla bergman, godard yada fellini gibi bir sanatçı olmadığı konusundaki ayak direyişim sürmektedir. sevgiler ile...

    ---olası spoiler ibaresi bitti---
    6 ...