ıssız bir ada düşünün, içinde 100 kişi var. hepsi orda doğmuş büyümüş dünya hakkında zerre bilgisi olmayan ilkel insanlar olsun. 90 tanesi tanrı olarak ay'a inansın, kalanlardan 7 si denize inansın, kalanlardan birisi kendisini tanrı ilan etsin, bir tanesi o tanrı ilan edene inansın son kalan da hiçbir şeye inanmasın.
90 : ay
7: deniz
1: kendini tanrı sanan
1: ona inanan
1: hiçbiri
eğer bu 90 tane adalı insan sırf çoğunluk var diye diğer 10 a baskı yapıyorsa orada faşizm vardır.
herkes istediğini düşünüyor, yaşıyor ve bu da kanunlarla garanti altına alınmışsa demokrasi ve de özgürlük vardır.
7 kişi kalanlara baskı yaparsa işkence vardır
1 kişi diğerlerine hakimse orda monarşi vardır
örnekler çoğaltılmaya ve varyasyona müsait.
aslolan, din gibi, felsefe gibi, duygu gibi, metafizik gibi, göreceli ve kişiden kişiye göre değişecek olan algılama şekillerinin, doğru! diye diğerlerine dayatılmamasıdır.
siz o adada olsaydınız, o ilkellere gerçeği, tanrıyı anlatabilecek misiniz?
önemli olan tanrı nın var ya da yok olması değildir, dinlerin gerçek ya da yalan olması da değildir, önemli olan insanların birbirlerine inançlarını ya da inançsızlıklarını yaşama ve düşüncelerini yaptırım uygulamadan ifade edebilme özgürlüğünü tanımasıdır.
bir radikal dinci ile radikal ateist in aynı oranda eşit, aynı oranda doğru ve aynı oranda yanılıyor olmalarıdır tek gerçek.