"vatan borcu" safsatasını bir kalem geçiniz. ben doğarken seçim yaptığımı hatırlamıyorum. dine inanan kişiler için bir kâl u belâ var lakin o da beni bağlamıyor. tefeciye olan borç bile vatan borcundan daha mantıklı bir borç türü. en azından zorunluluktan da olsa kendi isteğin var.
ikincisi, "önceden şehit olanlar" geyiği daha saçma. benden önce şehit oldular, bundan sonra vicdani retçi olursam onların anısına saygısızlık etmiş olurum. işte bu mantık, dünyada hala kan davalarının devam etmesinin temel sebebidir.
"ortadoğu coğrafyasındaki ülke olmak" mevzuu, tamamen determinist bir bakış açısı. 30 senedir ölen hiçbir asker veya terorist herhangi bir ilerlemeye zemin oluşturmamıştır. iki taraftan da ölenler gayet pisi pisine gitmiştir. zengin çocukları çürük raporları alarak günlerini gün etmiş; general çocukları, milletvekili çocukları her türlü sahte raporlarla bu askerlikten kaçmış - istisnalar kaideyi bozmaz - bunun karşısında sıradan halk kitlelerinden sürekli birileri ölmüştür. gelinen noktada savaşan iki taraf, medyaya da yansıdığı biçimde alenen enseye tokat göte parmak bir şekilde görüşmüştür. yani ben askere gidince, sen askere gidip 12 ay komando olunca ortadoğu coğrafyası güllük gülistanlık olmayacak.
"bu ülkeden siktrin gidin" mevzuu. ben varım. lakin madem benim seçimim dışında doğduğum bir ülkeden beni kovma hakkın var, o halde benim için her türlü kolaylığı da sen sağlayacaksın. pasaporttur, vizedir, vatandaşlıktır her türlü işimi sen halledeceksin. defol git demek kolay.
"vatanı sevme" eşiği. bilim adamı, gazeteci, yazar, şair ne varsa yarısının içerilerde kanser olduğu; kalifiye güvenlik elemanlarının içerilerde sırf konuşmasın diye zehirlendiği ve medyanın her gün alenen yalan söylediği bir ülkede tek "vatan sevgisi" ölçütünüz askere gitmekse, benim bu ülkeden bir şey beklememin zaten bir alemi yok. sıfır teknolojiyle nasıl güçlü bir ordu beklentisi olabilir aklım almıyor açıkçası. ben vatanıma alışığım. lakin, bilim adamının kaçmadığı, gazetecisinin korkmadığı, yazarının kalemini satmadığı bir ülke isteği içindeyim; 20 yaşında çocukların, devletlerin çıkar denge politikalarına kurban giderek sözde vatan sevgilerini kanıtladığı değil.
sonuç olarak, kimsenin 18 ay askerlik yapması beni ilgilendirmiyor. isterse 18 sene yapsın. bana zerre güven vermeyen bir devletin güvenliği için canımı tehlikeye atmayı istemiyorum. ha, ben istemesem ne, bu vandal zeka ürünleri allem eder kullem eder herkesi sike sike alır yine askere. vicdani reddi tercih eden adama yaşam hakkı tanır mı bu vandal memleket?