çocukluk anıları

entry218 galeri
    42.
  1. Çocukken 23 Nisan'larda ponponlar elimizde stada giderdik nizami şekilde. 90'lar olmasına rağmen çok şeyin değiştiğini düşünüyorum o günden bu güne. Sonra folklör maceraları ve elemelerde elenmeler. Kantinde simit-ayran kardeşliğine ulaşmak için kuyrukta beklerken önüne geçen çocuğun kafasını duvara yapıştırmalar. Atatürk büstünün etrafını çevreleyen zincirlerin üzerine yasak olmasına rağmen oturmalar. Aşı günü sıra bana geldiğinde okuldan kaçmalar. Arkamda beni bahçede koşturan öğretmenim ve hemşireler. Ki nedense kulağımıza geldiğinde aşı olacağımız, hep öğretmenler asılsız ihbar olduğunu savunurlardı. Acı gerçek bir sonraki derste şamar gibi inerdi yüzümüze (yani kolumuza) Ben o gün kaçtım evet. Anarşist tavrım öğretmenleri çıldırtmaktaydı. Ama sonra hastanede şişman ve eli ağır hemşire iğneyi saplamıştı koluma. Kaçamadığımız bazı acımasız gerçekler, anarşizmin tıkandığı yerler var evet.

    Bazen öyle günler olurdu ki, beslenme çantamda bir meyve suyu ve dandik bir bisküvi olurdu. Yanımdaki muz zıkkımlanırdı. Maymuna dönmesini ne çok istemiştim. Olmadı. Ama Yerli Malı Haftası'nda(kaldı mı o hafta artık sanmıyorum!)muzu bile aklıma getirecek mide kalmıyordu.

    Kalem ucu yiyebilme yeteneği gibi bir yetenek vardı arkadaşlarım arasında. O neydi hiç anlam verememiştim. Bir de 4 kişi oturduğumuz ama aslında iki kişilik olan sıralar vardı.

    Güzeldi o günler. Folklör dersinde anlayışsız hoca yüzünden altıma çişimi yapmam hariç. Hangi idealist yaklaşımın peşindeydi bilmiyorum ama o gün dersi uzatası gelmişti. Belli etmeden nasıl sıvıştım hatırlamıyorum. Sıvıyı iki kat daha hızlı emen hagis little sivımırs icat edilmemişti lanet olasıca. Prima ise pahalıydı, gerçi yedi yaşından bahsediyoruz ya neyse.

    Beşyüz kişiye yıl sonu gecesinde konser vermiştim. Yaş 8 ancak söylenen şarkılar arasında sadece Emel Müftüoğlu'nun "hovarda" mıydı neydi o şarkısı vardı. Geri kalanı Dede Efendi'den filan.

    Büyüdükçe dünyanın berbat bir yer olduğunu anlamaya başlıyorsunuz. O yıllarda sadece iki kulağımdan tutup havada döndürerek ceza veren müdürü kötü bilirdim. Keşke sadece müdür kötü olsaymış. Ya da yaş büyüseymiş de, kötülüğü görmeseymişim.

    Hakikaten biz büyümüşüz ve dünya daha kirli bir hal almaya başlamış. Deterjan firması istediği kadar güzeldir desin kirlenmek güzel falan değil. Çirkefe bulaştın mı çocukluk anılarına da gölge düşüyor!
    0 ...